21 Kasım 2024 Perşembe
AKP milletvekilinin polise hakaretini gizlediler – Faruk Bildirici

AKP milletvekilinin polise hakaretini gizlediler – Faruk Bildirici

Altan Öymen, 1950’lerde iddiayı aktarmadan yazılan cevap haberlerinden bahsediyor “Öfkeli Yıllar”da. AKP medyası da DP basını gibi. AKP milletvekili Zeynep Gül Yılmaz’ın trafik polisine hakaretini gizleyip, sadece Mersin Valiliği’nin açıklamasını yayımladılar.
AA ve TRT başta olmak üzere AKP medyası TÜBİTAK’ın TEKNOFEST’e 7,6 milyon lira kaynak ayırması olayında da iddiayı gizledi; sadece damat Selçuk Bayraktar’ın açıklamasını yayımladı. Tek yanlı habercilik örnekleri bunlar.

Altan Öymen’in “Öfkeli Yıllar” kitabında 1950’li yıllarda basının “İki taraftan birine çok bağlı, ötekine çok karşı” olma halini iki örnekle anlatıyordu:

     “Ulus’ta çalışan gazeteciler, yazarlar, teknisyenler, idareciler, odacılar, temizlikçiler… Hepsi İnönü’ye çok bağlıydı, Menderes’e çok karşıydı.

      Zafer gazetesi de bunun tam tersi durumdaydı. Oradakiler de Menderes’e çok bağlıydı, İnönü’ye çok karşıydı.”

    Öymen, basının bu katılaşmış halinin insanların bilgi almasını zorlaştırdığını vurguluyor, o günlerin kıt olanakları içerisinde gazetelerin ülkenin her yanına ulaşamadığını, “en yaygın iletişim aracının devletin tekelindeki radyo olduğunu” vurguluyordu. Ama “radyo dinlemenin de siyasi haberleri doğru dürüst izlemeye yetmediğini” şöyle somutluyordu:

    “Radyoda siyasi haberler hep iktidarın istediği şekilde veriliyordu. Partiler arası polemiklerde muhalefetin adı genellikle şu gibi cümlelerde geçiyordu: ‘CHP Genel Başkanı İsmet İnönü’nün dün yaptığı konuşmadaki iddialarına cevap veren Başbakan Adnan Menderes şunları söylemiştir…’

    Bunun arkasından, Menderes’in ‘cevap konuşması’nın bazen tam metni, bazen büyük bir kısmı yayınlanıyordu. Peki, İnönü ne söylemiş ‘iddia’ olarak? Radyo bülteninde bundan pek söz edilmiyordu. Dinleyenler, başbakanın ‘iddialara verdiği cevaplar’dan iddiaların ne olduğunu tahmin etmeye çalışıyordu.”

     Altan Öymen’in anlattıkları, Demokrat Parti’nin 1950’lerdeki propaganda teknikleri ve basına ilişkin tutumu ile AKP iktidarının bugünkü uygulamaları arasındaki benzerliği gözler önüne seriyor.

     Günümüzde de AKP medyası, iddiaları aktarmadan cevapları yayımlama yöntemini titizlikle sürdürüyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, muhalefet liderlerinin eleştiri ve iddialarına verdiği yanıtlar aktarılırken onların ne dediğinden hiç bahsedilmiyor bile…

   Valilik açıklaması haber, polise hakaret yok

    İktidar medyası, iddiayı aktarmadan cevabı yayımlama yöntemini sadece muhalefet liderleri ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanıtları ile de sınırlı tutmuyor. İktidara değen hemen her konuda, her eleştiride, her iddiada ya hiç haber yayımlanmıyor ya da sadece yanıtlara yer veriliyor.

   En yakın örnek, AKP Mersin Milletvekili Zeynep Gül Yılmaz’ın aracını durduran trafik polisine “Şerefsize bak, senin adın ne?” gibi ağır hakaretlerde bulunduğu olay. CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır, AKP milletvekili Yılmaz’ın trafik polisine hakaretlerinin açıkça duyulduğu video görüntülerini Twitter hesabından paylaştı ve sordu:

    “İŞTE AKP’NİN GERÇEK YÜZÜ! AKP Mersin Milletvekili Zeynep Gül Yılmaz, kendisini trafikte durduran polislerimize ‘şerefsiz’ diyor ve iki polisimizi de bayram arifesi günü açığa aldırıyor! @RTErdogan  @suleymansoylu  @Akparti bu görüntülere verecek bir cevabınız var mı?”

    Başarır’ın bu paylaşımının ardından AKP Milletvekili Yılmaz’ın trafik polisine hakaretleri sosyal medyada en çok konuşulan konular arasına girdi; milletvekiline tepki gösterenler çoğunluktaydı.

      Bunun üzerine Mersin Valiliği’nden yazılı açıklamada “milletvekilinin aracının yasal olarak geçiş üstünlüğüne sahip olduğu”, “durdurulduktan sonra milletvekili olduğunun anlaşılmasına rağmen yarım saat bekletildiği” belirtildi. “Görevli memurlar yasal mevzuatın dışına çıkmışlardır. Bunun üzerine haklarında gerekli yasal işlem başlatılmıştır” denilen açıklamada milletvekilinin trafik polisine hakaretlerinden söz edilmedi.

     Valilik açıklamasını internet sitelerinde yayımlayan iktidar medyası basılı gazetelerde bu konuda habere yer vermedi. Sadece Hürriyet’in taşra baskısında “Mersin Valiliği’nden o görüntülere açıklama: Memurlar yasal mevzuatın dışına çıktı” başlığıyla bir haber yayımlandı. Anadolu Ajansı’ndan alınan haberin girişinde “Mersin Valiliği, Mersin Milletvekili Zeynep Gül Yılmaz’ın 18 Temmuz günü aracının durdurulmasıyla ilgili sosyal medyada ses getiren videoya dair açıklama yaptı” deniliyordu ama olayla ilgili bilgi aktarılmıyordu. Başarır’ın paylaşımına ilişkin link de verilmiyordu.

   Sabah “Mersin Valiliği, CHP’li Ali Mahir Başarır’ın olayı çarpıttığını belirtti”, A Haber “CHP’li Ali Mahir Başarır’ın provokasyon çabası elinde patladı: Mersin Valiliği’nden flaş açıklama”, Yeni ŞafakHürriyetMilliyet ve  CNN Türk internet sitelerinde “Mersin Valiliği’nden Milletvekili Yılmaz’ın aracının durdurulmasına ilişkin açıklama” başlıklı haberler yayımlandı. Bu haberlerde de valilik açıklamasının dışına çıkılmadı.

   İktidar medyasından bir tek Yeni Akit gazetesinin internet sitesinde Milletvekili Yılmaz’ın trafik polisine hakaret cümlelerine haberde yer verildi ve gelişmeler “Zeynep Gül Yılmaz’dan polise hakaret sonrası ilk açıklama” gibi diğerlerinden farklı bir başlıkla yayımlandı.

   TÜBİTAK’ın Teknofest’e ayırdığı kaynak

   İddia yerine cevabın yayımlandığı yeni örneklerden biri de TÜBİTAK’ın TEKNOFEST’e ayırdığı bütçeye ilişkin haberin ardından yaşandı.

   Birgün gazetesinde 21 Ağustos’ta yayımlanan haberde “TÜBİTAK damadın vakfına çalışıyor” başlıklı haberinde “TÜBİTAK, Erdoğan’ın damadı Selçuk Bayraktar ve kardeşi Haluk Bayraktar’ın düzenlediği Teknofest için bu yıl da 7,6 milyon TL harcadı. Haluk Bayraktar aynı zamanda TÜBİTAK yöneticisi” deniliyordu. Bu haber aynı gün Cumhuriyet’in internet sitesinde de alıntılandı.

    T3 Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı Selçuk Bayraktar, haberdeki iddialara sosyal medya hesabından yanıt verdi. Bayraktar’ın açıklaması, Anadolu Ajansı, TRT Haber, Hürriyet, Akşam, Yeni Şafak’ın internet sitelerinde aynen yayımlandı. Bu sitelerin hepsinde de iddiaların ne olduğu konusunda en ufak bir ayrıntı yoktu.

    Bayraktar’ın iddialara yanıtına, 22 Ağustos’ta da Sabah gazetesinin yedinci sayfasında yer verildi. “T3 Vakfı’ndan ‘Teknofest’e ayrılan kaynakla’ ilgili iftiralara yanıt: Yalan söylemekten usanmadılar” başlıklı bu haberde de “iftira” olarak nitelendirilen iddiaların ne olduğu konusunda bilgi verilmiyordu.

    Aslında haberlerdeki eksiklik iddialarla sınırlı değildi. Haberin yayımlanması ve Bayraktar’ın açıklamasının ardından yeni gelişmeler olmuştu. Birgün’deki haberi yazan muhabir İsmail Arı ilgili belgeleri sosyal medya hesabından paylaşınca Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank da itiraz etmişti. Varank, “Azıcık namusları olsa, geçen sene tekzip edilmiş yalanı aynen piyasaya sürmezler. TÜBİTAK bu yarışmayı 16 yıldır düzenliyor. Her bir kuruşunu da yarışmaya katılan gençler için harcıyor. İstediğiniz kadar yırtının, size rağmen o gençlere yatırım yapmaya da devam edecek” paylaşımında bulunmuştu.

    Varank’ın paylaşımının ardından kendisine tehdit ve hakaretler başlayınca İsmail Arı da “Başıma bir şey gelirse tek sorumlusu beni hedef gösteren Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank” diye açıklama yapmıştı. Bütün bu gelişmeler, iktidar medyasında yayımlanmadı; üzeri örtüldü.

    İletişim mecraları gelişti ama

   Bereket artık 1950’lerdeki gibi, bilgiye ulaşmanın yolu gazete ve tek kanallı devlet radyosu ile sınırlı değil.

     Merak edenler, AKP Milletvekili Zeynep Gül Yılmaz’ın trafik polisine hakareti ve TÜBİTAK’ın TEKNOFEST’e her yıl kaynak ayırması hakkındaki gelişmeleri, sosyal medya, internet siteleri, televizyonlar ve radyolardan öğrenebilirler. Zira her iki konudaki hem iddialar hem de sonra yaşanan gelişmeler ve açıklamalar, bağımsız ve eleştirel medyada ayrıntılı olarak yayımlandı.

     İktidar medyasının iddiaları aktarmadan sadece yanıtları içeren haberler yayımlaması, bilginin topluma ulaşmasını 1950’lerdeki kadar engelleyemez. Ama Türkiye’deki mevcut kutuplaşmanın o yılları hiç aratmadığı gözönünde tutulduğunda iktidar medyasının Cumhur ittifakı seçmenleri üzerinde etkili olduğunu kabul etmek gerek.

     Gelişmeleri o medya kuruluşları üzerinden takip eden başka taraflara bakmayan okur ve izleyicilerin algıladığı gerçeklerin, bağımsız ve eleştirel medyayı takip edenlerin algıladığından çok farklı olduğu muhakkak. İki farklı evrende yaşıyor gibi bu insanlar.