“Ünlü gazeteci hastanede yaşam savaşı veriyor! Kalp krizine BionTech aşısı mı neden oldu?” haberin başlığı buydu.
Süperhaber internet sitesinde Mevlüt Yüksel imzasıyla yayımlanan bu haberde, magazin gazeteciliğinin ünlü isimlerinden Recep Çilingir’in kalp krizi geçirdiği ve yoğun bakımda olduğu duyuruluyordu.
Merakla haberin içinde kalp krizinin Corona aşısıyla ilgisi hakkında bilgi aradım. Sadece gazetecinin kardeşinin ağzından “kalp rahatsızlığı olduğu için doktoruna danışarak 10 gün önce Biontech aşısı olduğu”, menajer Stelyo Pipis’in gazetecinin rahatsızlanmadan önce aşı olduğunu öğrenince olumsuz anlamda başını salladığı aktarılıyordu.
Bırakın aşının kalp krizini tetiklediğine dair bir doktor açıklamasını, başkaca hiçbir veri olmamasına rağmen habere “Kalp krizine Biontech aşısı mı neden oldu?” başlığı atılabilmişti.
Maalesef Süperhaber’in bu haberini Medyaradar, Yeniçağ, Medya Koridoru, Ortadoğu, Gazeteciler.com ve birçok haber sitesi kopyaladı.
Bu kadar çok yerde yayımlanınca doğruymuş gibi kabul edilmiş olsa gerek, kalp krizine BionTech aşısı mı neden oldu?” sorusu Recep Çilingir’in 28 Haziran’da yaşamını yitirmesinin ardından yayımlanan haberlerde de aynen yer aldı. Çok sayıda internet sitesi hiçbir araştırma yapmadan, bir tek yeni veri eklemeden aynı soruyu yineledi haberinde.
Aşı haberlerinde toplum sağlığı öncelikli olmalı
Daha önce başka bir haber vesilesiyle de yazmıştım. Gazetecilikte şüphe esastır ama şüphenizi soru olarak habere geçirmek anlamına gelmez bu. Araştırır, şüphenizi somut bilgiye dönüştürür, öyle yazarsınız. Gazeteci soru sorar, haber soruyu yanıtlar. Aklınıza gelen her soruyu hiçbir veriye kanıta dayanmadan yazdığınız metin haber olmaz.
Üstelik de hiçbir somut veriye dayanmadan soru sorarak şüphe yaratan bu haber, bir gazeteci hakkında ve daha da önemlisi dünyada 4 milyona yakın insanın ölümüne yol açan Covid-19 pandemisi ile ilgili.
Aşı da insanlığın Corona’ya karşı elindeki en önemli silah. Şimdilik hekimlerin elinde bu salgına karşı alabilecekleri başka bir önlem de yok. Dünyada 180 ülkede 3 milyar 14 milyondan fazla doz aşı uygulandı. Türkiye’de yapılan aşı miktarı da 50 milyon dozu buldu. Aşılamanın başlamasıyla birlikte dünyada ve Türkiye’de ölümlerin ve yoğun bakıma yatırılan hasta sayısının düşmesi bile aşıların yararını ve etkili olduğunu gösteriyor. Aşıların ölümcül yan etkileri de son derece düşük.
Durum böyleyken aşı karşıtlığını tetikleyecek, insanlarda aşıya karşı kararsızlığı artıracak haberler yayımlamak, her daim kamu yararını temel alması gereken gazetecilikle bağdaşmaz. Hele de “Ünlü gazeteci hastanede yaşam savaşı veriyor! Kalp krizine BionTech aşısı mı neden oldu?” türü bırakın bilimsel veriyi, hiçbir bilgi ve araştırmaya dayanmadan aşının tehlikeli olduğu, kalp krizine neden olduğu şüphesini okura aktarmak sorumsuzca bir davranış.
Bu haberde bırakın pandemi tehlikesi nedeniyle daha da özenli davranılmasını, gazeteciliğin ve haber yazımının asgari kuralları bile uygulanmamış.
Kuşku yaratan haberler
Ne yazık ki, Türkiye medyasında habercilik kurallarına uyulmadan özensizce ve eksik unsurlarla yazılmış, bir araştırmaya dayanmadan aşılar hakkında kuşku yaratacak çok haber yayımlanıyor. Bu haberlerle ilgili birkaç örnek vereyim:
“Çin aşısı yaptıran köşe yazarı Koronaya yakalandı” haberi, Sözcü, Cumhuriyet, İnternethaber, Akit TV, Haber Global yayımlandı. Başlıkta aşının koruyucu olmadığı izlenimi verilse de haberi okuyunca Kemal Öztürk’ün birinci dozdan iki gün sonra hastalığa yakalandığı anlaşılıyordu. Oysa aşının koruyuculuğu ikinci dozdan belli bir süre sonra başlayacaktı.
“Aşı olan müzisyen iki hafta sonra öldü. Ünlü model de aşı olduktan sonra ölmüştü” haberi de Sözcü ve Yeniçağ’da yayımlandı. “İngiliz şarkıcının sır ölümü… 2 hafta önce aşı olmuştu” haberi de Hürriyet ve Haber Global’de kullanıldı. Daily Mail gibi bir bulvar gazetesinden alınan bu haberde Zion adlı Rock şarkıcısının Astra Zeneca aşısı nedeniyle ölmüş olabileceği şüphesinden bahsediliyor, soruşturma açıldığı ifade ediliyordu. Ama tek bir sağlık otoritesinin bile görüşüne başvurulmamıştı haberde.
Bu tür haberlerde aşı sürekli olarak ölümlerle ilişkilendiriliyor. Ama İngiltere’de bugüne değin 77 milyon doz aşı yapıldı. İngiltere İlaç ve Sağlık Ürünleri Düzenleme Kurumu, Astra Zeneca aşısı olan 18 milyon kişiden 30’unda yan etki görüldüğünü bunlardan sadece 7’sinin yaşamını yitirdiğini açıkladı. Asıl önemlisi Delta ve Hint varyantlarına rağmen İngiltere’de hastaneye yatışlar ve ölümler azalmış durumda.
Ayrıca ABD’de yapılan bir araştırma da mayıs ayından bu yana bu ülkede Covid-19 sebebiyle yaşamını yitiren 18 bin kişiden sadece 150’sinin aşılı olduğunu, ölenlerin neredeyse tamamının aşı yaptırmayan kişiler olduğunu gösteriyor.
Bunun gibi veriler aşıların Corona nedeniyle ölümlerin azalmasında etkili olduğunu ortaya koyarken aşıların koruyuculuğunu değil de ölümlere neden olduğu gibi eksik ve yanlış magazin haberlerini öne çıkarmak insanların sağlığını tehlikeye atıyor.
Aşı haberleri bildirgesi
Medyanın aşıların yan etkilerini abartılı ifadelerle ve endişe yaracak biçimde aktarmaktan vazgeçmesi, Covid-19 pandemisinden bir an önce kurtulabilmek açısından zorunlu.
Medyada aşıların koruyuculuğu yerine nadir görülen yan etkilerinin öne çıkarılması, “Aşı Haberleri Hazırlama Bildirgesi” oluşturmak amacıyla bir süre önce kurulan 14 kişilik komitenin de dikkatini çekmişti. Benim de aralarında bulunduğum, Türk Tabipleri Birliği ve gazetecilik meslek örgütleri temsilcilerinin de katıldığı bu komitenin hazırladığı bildirgede “Aşıların olası yan etkileri açıklanırken, korku ve endişeye sebep olabilecek abartılı ifadelerden kaçınılmalıdır” ilkesine yer verilmişti. (*)
Bildirge’nin tam metni asibildirgesi.org’da yer alıyor, oradan ulaşılabilir. Ben sadece medyada en yaygın görülen yanlışlarla ilgili ilkeleri sıralayayım:
* Aşıların bir halk sağlığı sorunu olan bulaşıcı hastalıkları önlemede en basit, etkili ve güvenli müdahale yöntemi olduğu bilgisi verilmelidir.
* Aşılar hakkında haber yapılırken; o aşının koruduğu hastalığın dünyada ve Türkiye’deki durumu hakkında yaygınlığı, bulaşıcılığı, ölüm ve sakatlık, hastaneye yatış gibi ön bilgi verilmelidir.
* Haber ve içeriklerde aşıların etkinliğini ve faydalarını sorgulayanların görüşlerini aktarmak yerine, bilimsel kanıtlara dayalı bilgilere ve yetkin kişilerin değerlendirmelerine odaklanılmalıdır.
* Aşı karşıtlığı, komplo teorileri ile aşı kararsızlığı yaratan dedikodular olabildiğince görünmez kılınmalıdır. Toplum sağlığını tehlikeye atan bu tür yaklaşımlar topluma aktarılarak değil, geçersizliğini kanıtlayan bilimsel gerçeklere ağırlık verilerek yok edilebilir.
* Aşı haber ve içeriklerinde başlıklar haberin içeriğini açık ve net biçimde yansıtmalı, yansız olmalı, şüphe uyandırmamalı ve olumsuzlukları öne çıkarmamalıdır.
Tabii sağlık alanındaki kamu yöneticilerinin yanlış bilgi veren, aşı kararsızlığı yaratacak bu tür haberlere hızla müdahale ederek açıklamalar yapması, bu haberleri düzeltmesi, toplumu bilgilendirmesi ve uyarması da son derece önemli. Kamu yöneticileri ile sağlık alanındaki sivil toplum örgütlerinin toplumu aydınlatma misyonunu ihmal etmemeleri de gerekiyor.
Umarım gazeteci meslektaşlarım bu ilkelere bakarak aşı haberlerinde daha özenli davranır, noktayı koyarken iki kere düşünür.
Aşı haberleri Bildirgesi’ne katkı verenler: Ceren Sözeri (Türkiye Etik Gazetecilik Koalisyonu), Çağrı Mert Bakırcı (Evrim Ağacı), Duygu Uzunoğlu (NewsLab TR), Ecz. Erdal Kart (Türk Eczacıları Birliği), Faruk Bildirici (Medya Ombudsmanı), Gülin Çavuş (Teyit), Mehmet Atakan Foça (Teyit), Prof.Dr. Murat Civaner (Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi), Mustafa Kuleli (Türkiye Gazeteciler Sendikası) Prof. Dr. Muzaffer Eskiocak (Türk Tabipleri Birliği), Orhan Şener (TGS Akademi), Öyküm Hüma Keskin (Teyit), Prof. Dr. Tayyar Şaşmaz (Halk Sağlığı Uzmanları Derneği), Sibel Güneş (Türkiye Gazeteciler Cemiyeti), Yusuf Kanlı (Gazeteciler Cemiyeti)