22 Kasım 2024 Cuma
Medyanın gözü adaletsizliğe nasıl bu kadar kör olur? – Faruk Bildirici

Medyanın gözü adaletsizliğe nasıl bu kadar kör olur? – Faruk Bildirici

Suruç’ta AKP milletvekilinin kardeşinin intikamı için hastanede herkesin gözü önünde üç kişi linç edildi! LİNÇ! Üç yıl geçti hâlâ dava yok, soruşturma gizli! Şenyaşar ailesi adalet nöbetinde. Medya kör, yargı zaten sağır!

Suruç’un “Milyoncular Çarşısı”nda sıradan bir gün yaşanıyordu. Şanlıurfa AKP milletvekili İbrahim Halil Yıldız’ın, partililer ve yakınlarıyla birlikte gelişinin ardından hareketlendi çarşı.

    Yaklaşan yerel seçimler için çalışan Milletvekili Yıldız, esnafla tokalaşarak, dükkanlara uğrayarak ilerledi. Şenyaşar ailesinin dükkanına kadar olağan akışında gidiyordu ziyareti.

     Milletvekili Yıldız, Adil Şenşayar ile tokalaşarak girdi dükkandan içeri. Ama kardeşi Celal Şenyaşar hoşlanmamıştı milletvekili ve beraberindekilerin gelişinden. Aile olarak AKP’ye uzaklardı. Babası Esvet Şenyaşar, Demokratik Bölgeler Partisi’nin (DBP) eski ilçe yöneticilerindendi.

    Açıkça da söyledi tavrını. “Biz size oy vermiyoruz, bunu biliyorsunuz. Buraya niye geldiniz?” diye çıkışınca aralarında kısa bir tartışma yaşandı. Milletvekili Yıldız ve beraberindekiler, arkalarını dönüp dükkandan çıkarken iki aile arasında itişmeler oldu. Yıldız oradan uzaklaşırken yakınları ile dükkan sahipleri arasındaki kavga iyice tırmandı.

    Kapının önüne taşan kavgayı, AKP Suruç İlçe Başkanı Mustafa Kaya yatıştırdı. Ne olduysa birkaç dakika sonra Yıldız ailesinden birinin yeniden dükkana girişiyle oldu. Onun ardından Yıldız’ın bazı yakınları ile partililer de silah ve sopalarıyla daldı dükkana.

    Celal, Adil ve Ferit Şenyaşar, kalabalık grupla başetmeye çalışırken çarşıdaki başka bir dükkanda olan kardeşleri Fadıl Şenyaşar duydu gürültüyü ve bir silah sesini. Birileri de “Kardeşlerini dövüyorlar” deyince silahını alıp koştu olay yerine.

    Kardeşlerinin zor durumda olduğunu görünce onları kurtarmak için rastgele ateş açtı. Bunun üzerine Enver Yıldız ve diğerleri de silahlarına sarıldı.  Dükkanda silahlar patlayıp kargaşa sürerken Adil, Celal, Ferit ve Mehmet Şenyaşar kardeşler yaralandı. Fadıl Şenyaşar da milletvekilinin ağabeyi M.Şah Yıldız’ı sırtından vurup ağır yaraladı.

    Hastanede linç

    Suruç’ta 14 Haziran 2018 günü yaşanan bu olay, çarşıda yaşananlarla sınırlı kalmayacaktı. Nihayet içeri girip çatışmayı durduran polis, ambulans çağıracak ama milletvekilinin ağabeyi yolda yaşamını yitirecekti.

   Dört oğlunun da yaralandığını duyan baba Esvet ve anne Emine Şenyaşar, milletvekilinin yakınları ve AKP’li siyasiler, Suruç Devlet Hastanesine koştular. Hastanenin önü giderek kalabalıklaşırken polis de çevrede önlem aldı.

   Buna rağmen Yıldız ailesinden kalabalık bir grup acil servise dalıp yaralılara saldırdı. Celal ve Adil Şenyaşar, hemşire ve doktorların gözü önünde bıçaklanarak, defalarca ateş edilerek öldürüldü. Saldırganlar, sedyede baygın durumdaki Ferit Şenşayar’ın öldüğünü sanıp bıraktılar.

   Yarası hafif olan Mehmet Şenyaşar pencereden atlayıp kaçsa da baba Hacı Esvet Şenyaşar o kadar şanslı değildi. Yaklaşık 20 kişilik grup, babaya da saldırdı.  Serum şişesi, oksijen tüpü ve demirlerle öldüresiye vurdular, sonra da başına ateş ettiler.

    Yaşadıkları karşısında çılgına dönen anne Emine Şenyaşar, hastane önündeki polise koştu. “Adam öldürüyorlar gel kurtar” diye yakasına yapıştı ama yerinden hareket bile ettiremedi. Zaten saldırı başlayınca acil servisteki polis bile müdahale etmek yerine dışarı çıkmıştı.

    Ağır yaralanan Esvet Şenyaşar, nice zaman sonra ambulansla Gaziantep 25 Aralık Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı ama orada yaşamını yitirdi.

    Adli Tıp Kurumu’nda hazırlanan otopsi raporunda Esvet Şenyaşar’ın vücudunun hayati bölgelerinde kesici aletlerle açılmış yedi büyük yara ve öldürücü nitelikte olmayan 23 küçük yara açıldığı tespit edildi.

    Oğlu Celal Şenyaşar’ın vücuduna altı ayrı tabancadan çıkmış mermi çekirdeği isabet etmişti. Diğer oğlu Adil Şenyaşar’ın vücudunda ise kesici, delici alet ve sert cisimlerle 14 yara açılmış ve farklı çaplarda 17 silah mermisi saplanmıştı.  İkisi dışındaki tüm atışlar da bitişik mesafeden yapılmıştı.

    Otopsi raporu, üçünün de linç edildiğini kanıtlıyordu. Fakat onlarca insanın gözleri önünde yaşanan bu linç nedeniyle gözaltına alınan tek kişi bile olmadı.

   PKK saldırısı denildi

   O günden bu yana medyada yayımlanan haberleri tarayarak aktardığım bu cinayetleri, iktidar yanlısı medya 14 Ekim 2018’de “AKP milletvekili İ.Halil Yıldız’a PKK saldırısı” olarak sundu okur ve izleyicilerine. Anadolu Ajansı da haberi “Suruç’ta PKK’lılar, AK Partililere saldırdı” diye duyurdu abonelerine.

     Ertesi gün yayımlanan iktidar medyası gazetelerindeki haberlere de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, “Vekilimizin ağabeyi PKK’lılar tarafından öldürüldü” sözleri yön vermişti.

      Sabah gazetesi, “AK Partililere silahlı saldırı: 4 ölü, 8 yaralı”, Akşam, “AK Parti’ye PKK kurşunu”, Milliyet, “Vekilimizin ağabeyini PKK öldürdü”, Star, “AK Parti heyetine PKK’lılar saldırdı”, Yeni Şafak da aynı şekilde “Suruç’ta PKK terörü”, Türkiye ise “AK Partililere PKK saldırısı”, Yeni Akit “Suruç’ta AK Partililere saldırı 3 ölü 8 yaralı” başlığıyla yayımladı olayı.

   Sabah’ta milletvekili Yıldız ve beraberindekilere “terör örgütü PKK yandaşı oldukları öne sürülen silahlı kişilerin saldırdığı” belirtiliyordu. Yeni Şafak’ta “PKK’lılar, milletvekili Yıldız’a saldırdı. Vekilin ağabeyini katleden 3 saldırgan çatışmada öldü” denilerek olay tamamın gerçek dışı biçimde anlatılıyordu.

    Sözcü gazetesinde “Suruç’ta AKP’lilere silahlı saldırı” demişti ama haberde esnaf ziyareti sırasında kavga çıktığı aktarılıyordu. Hastanedeki saldırıdan hiç söz edilmiyordu, bütün olay dükkanda yaşanmış gibi düzenlenmişti haber.

    Hürriyet bu gazetelere göre daha ayrıntılıydı. “Suruç’ta seçime kan bulaştı” haberinde dükkanda başlayan kavganın hastanede de sürdüğü belirtiliyordu. Siyasilerin tepkilerinin yanı sıra HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen ve TTB’nin baba ve oğlunun yaralı götürüldüğü hastanede öldürüldüğü açıklamalarına da yer verilmişti.

   Karar, Cumhuriyet ve Birgün gazeteleri de Hürriyet gibi olayı “PKK’lılar saldırdı” değil, “seçim kavgası” olarak veriyordu. Evrensel “Suruç’ta ölüm ve infaz” başlığı altında kavganın çarşıda başladığını ama “hastanede saldırı ve infaz iddiası” olduğunu duyurdu. Bu gazeteler ertesi gün daha ayrıntılı olarak haberleştirdiler olayı ama iktidar yanlısı medya, bir iki gün içinde unutup gitti…

      Dükkandaki saldırı ile hastanedeki linç dosyası ayrıldı

     Aslında o gün Şenyaşarlar’ın dükkanında yaşanan kavga ile hastanedeki saldırı birbirinin devamıydı. Dükkanda başlayan kavgada milletvekilinin ağabeyi ölmüş, hastanede ise Esvet Şenyaşar ve iki oğlu linç edilmişti.

     Olay sonrasında soruşturma yürüten savcı, dükkandaki kavga ile hastanedeki saldırıyı iki ayrı dosyaya böldü. Balıklıgöl Hastanesi’ne götürüldüğü için linçten kurtulan Fadıl Şenyaşar, hastaneden çıkar çıkmaz milletvekilinin ağabeyi M.Şah Yıldız’ı öldürdüğü iddiasıyla tutuklandı.

    Ama milletvekilinin olayda silah kullanan diğer ağabeyi Enver Yıldız, nasıl olduysa 15 ay boyunca yakalanamadı. Halbuki Şanlıurfa’daki evinde kaldığı söyleniyordu. Olaydan tam 15 ay, üstelik de dosyaya bakan savcının değişiminden sonra 18 Eylül 2019’da büyük bir koruma grubuyla geldiği Şanlıurfa Adliyesi’nde teslim oldu. Sonra da tutuklandı.

    Yeni savcı, dükkanda yaşananlarla ilgili iddianamesini olaydan 18 ay sonra hazırlayabildi. İddianamede hastanedeki saldırıdan bahsedilmiyordu; o konuda ayrı yürütüldüğü belirtilen soruşturmada da hiçbir ilerleme sağlanamıyordu. Bir de soruşturmayla ilgili gizlilik kararı alınmıştı, neler olup bittiği hiç bilinmiyordu.  Ne gözaltına alınan vardı, ne de sorgulanan bir kişi.

       Şanlıurfa’da başlayıp güvenlik gerekçesiyle Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi’ne aktarılan yargılama yedi duruşma sürdü. 2 Nisan’da noktalanan yargılama sonunda milletvekilinin ağabeyi Enver Yıldız’a 18 yıl hapis cezası verildi. Ama asıl mahkum edilen yine Şenyaşar ailesi oldu. Fadıl Şenyaşar, M. Şah Yıldız’ı öldürmek, beş kişiyi de öldürmeye teşebbüs ve yaralamaktan toplam 37 yıl 9 ay hapis cezasına mahkum edildi. Yargıçlar, Fadıl Şenyaşar’ın “meşru müdafaa”da bulunduğu savunmasına da itibar etmemişti.

    Cinayetleri “AK Parti milletvekiline PKK saldırısı” diye haberleştirip, sonra da gelişmeleri duyurmaktan kaçınan Yeni Şafak, Türkiye, Akşam gibi gazeteler, mahkumiyet kararını da görmezden geldi.  Sabah gazetesi ise “Suruç’ta beş kişinin öldüğü seçim kavgasında karar” başlığı kullandı haberde. Böylece üç yıl önceki “PKK saldırısı” haberlerini tekzip etmiş oluyordu ama kim aldıracak ona…

Anne ve oğlu adalet nöbetinde

  İki oğlu ve eşini kaybeden Emine Şenyaşar ile saldırıdan sağ kurtulan oğlu Ferit Şenyaşar’ın “adalet arayışı”, dava boyunca devam etti. AKP Milletvekili İ.Halil Yıldız ve yakınlarının yargı üzerinde etkili olduğunu savunuyor, hastanedeki cinayetlerin sorumlularının da yargılanmasını istiyorlardı.

  Geçen aralık ayında AKP İl Başkanlığı’na giden Emine ve Ferit Şenyaşar, orada yetkililerle görüşemeyince bina önünde oturma eylemine başladılar. Bir gece gözaltında kalan anne ve oğlu, ertesi gün serbest bırakıldılar.

    8 Mart’ta Şanlıurfa adliyesi önünde oturma eylemine başladılar. Bir yandan da sosyal medyada açtıkları “#şenyaşarailesineadalet” hesabından duyuruyorlar eylemleriyle ilgili gelişmeleri.  Mahkeme kararı sonrasında bu hesaptan şu açıklamayı yaptılar:

     “Kardeşimi öldüren için 18 yıl, tutuklu kardeşim için 37 yıl ceza verildi. Babam ve abimi katledenler için kimse yargılanmadı. Katliamı yapan bütün failler yargılanmadığı sürece adalet mücadelemiz devam edecektir.”

      Oturma eylemi devam ederken konukları da oldu, alternatif medyadan ziyaretçileri de. Buldukları her mikrofona, adalet arayışlarına destek verecek herkese konuştular. “#şenyaşarailesineadalet” hesabındaki bir fotoğrafın üzerinde dün “Adalet Mücadelemiz 44. Günde” yazıyordu.

  Medyanın günahı büyük

  Özellikle ayrıntılı biçimde aktardım ki, olayı bilmeyenler ya da yeterince takip etmemiş olanlar da Suruç’ta üç yıl önce yaşananları ve yargı sürecini kolayca anlayabilsinler. Olup bitenler böyle nesnel bir dille aktarılınca adaletsizlik açıkça gösteriyor kendini.

     Bir ülkede güçlünün hukuku ancak bu kadar umarsızca uygulanabilir. Ancak bu kadar hak, hukuk, adalet ayaklar altına alınabilir. Ancak bu kadar insanlık yok sayılabilir! İnsanın olup bitenleri okurken de yazarken de içi eziliyor; bir yumruk yüreğini sıkıyor.

    İktidar partisi mensubu olunca bu ülkede ne emniyetin gücü yetiyor o insanlara, ne de yargının. Düşünün Suruç’ta o dükkanda çıkan kavgada AKP Milletvekili İ. Halil Yıldız’ın ağabeyi öldürülmüş ve yargı mekanizması bu konuda yarım yamalak da olsa işlemiş. Aynı kavganın intikamı için Şenyaşar ailesinden baba ve iki oğlu hastanede insanların gözü önünde linç edilip alınmış! Ama milletvekilinin yakınlarının suçlandığı bu intikam operasyonuyla ilgili açılmış bir dava yok hâlâ! Üç yıl geçmiş aradan bir gözaltı bile yok.

       Bu cinayetlerle ilgili gelişmeleri ve ailenin adalet arayışını en dikkatli biçimde izleyen medya kuruluşları Evrensel, Gazete Duvar, Birgün, Bianet ve T24 oldu.  Onların yanı sıra Cumhuriyet, Gazete Pencere ve Sözcü gazeteleri ile Habertürk, BBC ve Diken gibi internet siteleri de zaman zaman olayla ilgili gelişmeleri aktardılar okuyucularına. Mezopotamya Haber Ajansı ve Jinnews gibi alternatif medya kuruluşları ise düzenli biçimde aktardılar bu olayı.

   Onlar izlemeyip iktidar medyasına bırakmış olsa bu cinayetler belleklerde “AKP milletvekiline PKK saldırısı” olarak kalacaktı. Olayın ardından haber yapan yaygın medya kuruluşları, yargı sürecini izlemedi, kendi haline bıraktı.

    Oysa ortada açık bir adaletsizlik var. Hastanede öldürülen üç kişinin hesabını sormuyor yargı. Öldürülenler ya da öldürenler kim olursa olsun medyanın, siyasi iktidarı ve yargıyı zorlaması gerekirdi. Medya gücünü adaletin işlemesinden yana koymalı, mağdurları korumalıydı. Onun yerine güçlüden yana habercilik yapıldı; adalet savunulmadı.

    Siyasi iktidarın uysal kedilerine dönen gazetecilik, cinayetlerin bile hesabını soramadı…  Akıtılan onca kanı görmezden gelen medyanın günahı büyük…