Milliyet İnternet, Denizli Valisi’nin dönerciyi kendisini tanımadığı için değil, eldivensiz çalıştığı için kapatmış gibi yazdı haberi. Bir esnafın sözünü de sansürledi.Sonra da valinin özrünü yayımladı.Vali’nin hoyratlığına sahip çıkmak gazetecilik olamaz!
Bir vali, kendisini tanımayan bir dönercinin işyerini kapatarak cezalandırma hoyratlığında bulunursa medya kimin yanında yer almalıdır?
Eğer niyetiniz gazetecilikse bu soruya bir an bile duraksamadan “Vatandaşın yanında yer almalı, onun haklarını savunmalı” yanıtı verirsiniz.
Öyle ya gazetecilik, sırf kendisini tanımadığı diye kibirli bir şekilde “Çağırın patronunu. Bu işyerini faaliyetten men edin” diyen elitist valiyi savunacak değil ya! Gazetecilik, haksızlıklara karşı çıkmayı, güçlüye karşı güçsüzün yanında olmayı gerektirir.
Maalesef yaygın medya Denizli Valisi Ali Fuat Atik’in yanında oldu, onun hoyratlığını görmezden geldi; hatta vatandaşa üstten bakışını görmezden geldi. Vatandaşın değil, “güçlü”nün yanında oldu.
Esnafın sözünü bile sansürlediler
En somut örnek de Milliyet’in internet sitesi. Denizli Valisi Atik’in pandemi önlemlerini denetleme gezisini 17 Ekim saat 08.44’te “Maskesiz yakalandı! Söyledikleri olay oldu” başlığıyla yayımladı. Haberin ilk cümlesi şöyleydi:
“Denetim sırasında eldivensiz çalışılan bir işyerini uyaran Vali Atik, döner kesmeye devam edilmesi üzerine işletmenin faaliyetten men edilmesi talimatı verdi.”
Oysa Vali Atik’in burada asıl sinirlendiği eldivensiz döner kesilmesi değil, ustanın kendisini tanımamasıydı. Ona sinirlenince işyerinin kapatılması talimatı vermişti. Haberde Vali’nin bu davranışından hiç söz edilmiyordu bile. Böylece dolaylı olarak o hoyratlığa sahip çıkılıyordu.
Haberin ikinci bölümünde de Vali Atik’in, “Neden maske takmıyorsun” diye uyardığı başka bir esnafın sözleri “Gebermek istiyorum, canıma yetti” diye aktarılmıştı. Halbuki o esnaf, -daha sonra sosyal medya da yayılan görüntülerde de duyulduğu şekliyle- “Canıma yetti. Gebermek istiyorum. Piyasanın haline bak. Salı gününü 15 lirayla kapattık, çarşamba günü 100 lira. 100 liranın hepsi kar olsa ne olur?” diye yakınmıştı.
Milliyet internet, esnafın işlerin iyi gitmediği, piyasanın kötü olduğu sözlerini de sansürlemişti. Hükümetin ekonomi politikasına eleştiriye de yer yoktu o sitede.
“Bürokratik oligarşi hortlar”
Vali Atik’in kendisini tanımayan esnafı cezalandırmasına ilişkin görüntüler, bugün sosyal medyada yayıldı ve büyük tepkiyle karşılandı davranışı. Bunun üzerine Vali Atik bir açıklamayla özür dilemek zorunda kaldı:
“Gün boyu yapılan denetimin getirmiş olduğu yorgunlukla işletme çalışanı ile yaşanan diyalogda şahsımın yaklaşımı, üslubum ve kullandığım ifadenin gönül kırıcı bir yaklaşım içermesi hakikaten şahsımı da üzdü.”
Vali’nin üslubu gerçekten dikkat çekiciydi. Özetle “şahsımın yaklaşımı, şahsımı da üzdü” sözleri, devlet yönetiminde son dönemde hakim hale gelen “şahsım” anlayışının basit yansımasıydı.
Ardından İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da “Devletin cemal ve celal yüzü vardır. Biri tevazu ve yumuşaklığı, merhameti, Diğeri azameti ve sorumluluğunu anlatır… Yöneticilerimizin vatandaşa yüzü hep cemal olmalıdır. Denizli Valimizin üslup özrü yerinde olmuştur” diyerek valinin özür dilemesinin yerinde bir davranış olduğunu ifade etti.
AKP’li Şamil Tayyar da Vali Atik’in özür dilemesini değerlendirirken “bürokratik oligarşi” oluştuğunu vurguladı:
“Hatayı kabullenip özür dilemek bir erdemdir. Ancak bu sorun, şahsi değil sistemiktir. Seçilmiş Cumhurbaşkanı imzasıyla atanan bürokratların çoğunda hazım sorunu var. Çözüm üretilmezse bürokratik oligarşi hortlar!
Yeni sistemin ruhunu kavrayıp devlet gücünü milletin emrine amade edenler, baş tacı. Sözümüz, seçilmiş Cumhurbaşkanımızın gölgesini kendi azameti sanan atanmışlaradır.”
Milliyet özür bile dilemedi
Bütün bu gelişmelerden sonra Milliyet internet sitesi bugün saat 13.17’de bu kez “Son dakika! Bakan Soylu’dan Denizli Valisi Ali Fuat Atik hakkında açıklama” başlıklı bir haber yayımladı!
Sanki daha önce gelen tepkileri yayımlamış, Vali Atik’in davranışının yanlışlığına dikkat çekmiş gibi, Bakan Soylu ve Vali Atik’in açıklamalarını alt alta sıraladı. Ama Milliyet internet, ne daha önce yaptıkları haberdeki eksiklik ve yanlışlıkları düzeltti, ne de haberindeki yanlışlıklar için okurundan özür diledi. Vali Atik’in hatasının üzerini örtmeye çalıştığı gibi, kendi hatası da gizlemeye çalıştı. Bir önceki haberle son haber arasında bağlantı kurmaya da gerek görmedi.
Güçsüzü korumayan, böylesine bir hoyratlık karşısında bile tavır alıp esnafa sahip çıkmayan, kendi hatasının üzerini örten bir anlayış gazetecilik olamaz. Ne olursa olsun devleti ve temsilcilerini koruyan, hatalarını gizleyen bir anlayış gazetecilik değil propaganda yapmaktır.
Yaygın medyanın hali
Ne yazık ki, bu anlayış sadece Milliyet internet sitesiyle sınırlı değil. Yaygın medyanın diğer temsilcileri de Milliyet internet sitesinden çok farklı davranmadı. Vali Atik’in davranışına ilişkin eleştiriler, yaygın medyadan gelmedi.
Bugün sosyal medya ayağa kalkmasa, “Twitter mahkemesi” yanlışı işaret etmese muhtemelen yine bu olay da fark edilip gidecekti. Valinin denetimi iki gün önce olmuştu, sosyal medya harekete geçene kadar hiçbir yaygın medya kuruluşu bu yanlışı gündeme getirmedi.
Sosyal medyadaki tepkiler ve yayılan görüntüler farkedilmesini sağladı, ondan sonra Vali özür dilemek zorunda kaldı. Yaygın medya ancak bunlardan sonra devreye girip Vali’nin yanlışını, o da Bakan Soylu’nun açıklamalarıyla dolaylı olarak yayımlamak zorunda kaldı.
Denizli Valisi’nin davranışı sadece bürokratların halka ne kadar yukarıdan baktığını göstermekle kalmadı, medyanın da ondan pek geri kalmadığını bir kez daha gözlerimizin önüne serdi.