23 Kasım 2024 Cumartesi
Salgın Avrupa’da bisiklet devrimini tetikledi?

Salgın Avrupa’da bisiklet devrimini tetikledi?

Koronavirüs salgını, Bükreş’ten Brüksel’e ve Lizbon’dan Lyon’a Avrupa’da bisiklete yönelik yatırımların benzeri görülmemiş bir şekilde artmasına neden oldu.

BBC’nin haberine göre salgın başladığından bu yana bisikletle ilgili altyapıya 1 milyar Euro’dan fazla harcandı ve 2 bin 300 km yeni bisiklet yolu kullanıma açıldı.

Brüksel merkezli Avrupa Bisiklet Federasyonu’ndan Jill Warren, salgının en büyük kazançlarından birisinin “bisiklete binmek” olduğunu söylüyor:

“Bu zaman dilimi, bisikletin hayatlarımızı ve şehirlerimizi değiştirmedeki potansiyelini bir kez daha gösterdi.”

Peki bu kadar para neye harcandı? Ve bu yatırımın uzun vadeli etkileri ne olabilir? Dört büyük şehrin neler yaptığına bakalım.

Milano yön değiştirdi

Milano’nun Kentsel Planlama, Yeşil Alanlar ve Tarımdan Sorumlu Belediye Başkan Yardımcısı Pierfrancesco Maran, daha önce de bisiklet yolları inşa etmeye çalıştıklarını, ancak araba sürücülerinin bu durumu protesto ettiğini söylüyor:

“Biri bana şöyle dedi: ‘Burada bisikletlileri tanıtmak için koronavirüse ihtiyacınız vardı!'”

Kuzey İtalya’daki bu sanayi merkezi, insanların yeniden hareket etmesini sağlamak için bisiklete yatırım yapan Avrupa’daki ilk şehirlerden biriydi. Bunların çoğu geçici olmasına rağmen, artık 35 km’lik yeni bisiklet yolları var.

Maran, “Bisiklet kullanan çoğu insan daha önce toplu taşıma kullanıyordu. Covid 19’la beraber bir alternatife ihtiyaç duydular” diyor ve ekliyor:

“Covid’den önce ana alışveriş caddesinde bin bisikletçimiz vardı, şimdi ise bu sayı 7 bin oldu.”

Ancak bisikletin popüler hale gelmesi, pek çok bisiklet üreticisinin de mesailerini artırdı.

92 yıllık bisiklet üreticisi Pepino Drali’de genç bir çırak olan Alessandro, işlerinin Mayıs ayı başlarında yeniden açıldığını söylüyor. Dükkanın önündeki manzarayı, “Eline bisikletini alan geldi. Dükkanın önünde oluşan sıra sokağın köşesine kadar uzandı” diye anlatıyor.

Bisiklet üretiminin biraz zorlaştığını aktaran Alessandro, koronavirüs sebebiyle çoğu zaman parça bulmakta zorlandıklarını söylüyor.

İşletmelerin artmasına rağmen, herkes mutlu değil. Birçoğu, değişikliklerin yeterince başarıya ulaşmadığını düşünüyor.

Çevre avukatı Anna Germotta, “İnşa edilmiş birkaç şerit bisiklet yolu var. Ancak bu şehrin ihtiyacı ve insanların iradesi ile karşılaştırıldığında, bunlar gerçekten okyanusta bir damla” diyor.

Germotta, şehirlerin yeninden inşası için bu durumu bir fırsat olarak görüyor:

“Koronavirüs, politikacılara kendi şehirlerini değiştirebilmek için iyi fırsatlar sundu. Ancak değişim cesareti göstermemek gerçekten bir felakete neden olabilir.”

Milano’da yerel yönetim, bisiklet sürmeyi teşvik etmek için 115 milyon Euro harcadı. Hükümet, insanları toplu taşıma araçlarından uzak tutmak amacıyla, vatandaşların yeni bir bisiklet veya e-scooter satın almak istemeleri halinde 500 Euro’ya kadar sübvansiyon sözü verdi.

Avrupa'da doya doya bisiklet kullanabileceğiniz 10 şehir

Paris: Bisiklet devrimi

Paris Belediye Başkan Yardımcısı David Belliard, pandeminin başlangıcından bu yana 20 milyon euroluk yatırımla Fransız başkentinde büyük bir dönüşümden bahsediyor.

800 km’den fazla bisiklet yolu için “devrim gibi” benzetmesini yapıyor:

“En ikonik değişiklik, doğudan batıya doğru uzanan trafiğin meşhur olduğu Rivoli Caddesi’nde. Bu yolun bazı bölümleri artık tamamen arabasız. Bisikletlere ne kadar çok yer verirseniz, o kadar çok kullanılır.”

Kentte bisiklete binme seviyeleri geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 27 arttı.

Bunda en büyük etkenlerden biri, hükümetin bisiklet onarımları için 50 euroluk sübvansiyon ödemesi.

Paris şehir merkezindeki bisiklet tamircisi Rémy Dunoyer durumundan çok memnun:

“Burası benim için artık cennet gibi. Bisiklet gerçekten çok popüler hale geliyor.”

Sokağa çıkma kısıtlamaları boyunca tamirhanesi açık kalan Dunoyer, tamirat işleri için daha fazla işçi almak zorunda kaldığını söylüyor.

Hükümet Paris’te bir bisiklet kültürü oluşturmak için ücretsiz bisiklet dersleri de veriyor.

Seine Nehri kıyısındaki Maison du Vélo’da bisiklet dersleri veren Joël Sick, “Normalde, her yıl bisiklet kullanmayı öğrenen yaklaşık 150 yetişkin olurdu. Şimdi ise iki katına çıktı” diye konuşuyor.

Brüksel’de zorlu bir savaş

Daha kuzeyde Brüksel’de, şehrin en işlek yollarından bazıları boyunca 40 km’lik bisiklet şeritleri kuruldu.

Kentte sosyal mesafe kurallarına uyulabilmesi için, yayaların ve bisikletlilerin arabalara göre öncelikli olduğu bir bölge var. Ayrıca şehrin tamamında hız limitleri de yeniden oluşturuldu.

Nisan ayında, bölgenin Ulaştırma Bakanı Elke Van den Brandt, bölge sakinlerine toplu taşımadan uzak durmalarını isteyen açık bir mektup yazdı.

Van den Brandt, “Yoğun saatlerde otobüslere binilmesi kesinlikle istediğimiz şey değil” dedi ve ekledi:

“Tek alternatif, insanlardan arabaya binmelerini istemek. Bu bir çözüm değil.”

Ve görünen o ki son önlemler de insanları bisiklete binmeye teşvik etti. Bisiklet kullanımı geçen yıla göre yüzde 44 arttı.

Bir tamirhanenin önünde kuyrukta bekleyen Diana, “Artık herkesin bir bisikleti var. Salgından önce bir bisikletim vardı. Şimdi her gün kullanıyorum” diyor.

Ancak artan bu yoğunluk bisiklet satın almayı da güçleştirdi.

Brüksel’de ikamet eden Vesselina Foteva, “Bir bisiklet sipariş vermek istedim, ancak en az iki ay beklemem gerektiğini söylediler” diyerek durumu özetliyor.

Pandeminin başlamasından iki hafta önce Brüksel’e taşındığını ifade eden Foteva, şehrin gözlerinin önünde değiştiğini söylüyor: “Sağlıklı kalmak ve toplu taşıma araçlarından kaçınmak için elimden gelen tüm önlemleri almaya karar verdim.”

Yeni bir bisiklete binemeyen Foteva, aboneliğe dayalı bisiklet servisi Swapfiets’i kullanmaya başladı. Şirketin kurucusu Richard Burger, “Kısıtlamalar sırasında Brüksel’de işletmemiz yüzde 60 büyüdü” diyor.

Burger sözlerine şöyle devam ediyor:

“Milano ve Paris bu süre zarfında altyapıya büyük yatırım yaptı, bu yüzden şimdi mağazalar açacağız.”

Çoğu büyük şehrin aksine Amsterdam, pandemiden çok önce zaten bir bisiklet altyapısına sahipti. Hollanda’nın başkentinde insanlardan daha fazla bisiklet ve 767 km’lik iyi yapılandırılmış bisiklet yolları var.

Ancak koronavirüsün kentsel hareketlilik üzerindeki etkisi çok geniş kapsamlı ve burada hala etkisi var.

Elektrikli bisiklet markası Van Moof’tan Taco Carlile, satışlarındaki artışı, “Önümüzdeki 10 yıl içinde olacağını düşündüğümüz şeyin aniden üç ila altı ay içinde gerçekleşeceğini görmek çılgınca oldu” sözleriyle açıklıyor.

Şirket, 2020’nin ilk dört ayında önceki iki yıla göre daha fazla bisiklet sattı.

Carlile, “İnsanlar şehirlerinin ne kadar güzel olabileceğini ve daha fazla bisiklet ve daha az araba ile ne kadar yaşanabilir olacağını gördüler” diyor ve ekliyor:

“Şimdi geri dönmek istemiyorlar.”

E-bisiklet şu anda Hollanda’da en çok satılan bisiklet türü. Salgın başladığından bu yana kargo bisikleti satışları da yüzde 53 arttı.

Judith ve Johan Hartog, kargo bisikletlerini tam salgın başlangıcında satın almıştı. Judith, “Artık toplu taşıma ile gitmek doğru gelmiyordu ve bu yüzden aslında bir kargo bisikleti almak için doğru zaman gelmişti” diyor.

Çift, ailelerini toplu taşıma araçlarının yarattığı risklerden korumak istediklerini söylüyor.

Europe by bike, cycling packages for cyclists | Transat

Peki bu değişim devam edecek mi?

Birçok şehir belirsiz bir geleceğe hazırlanıyor. Eski yaşam tarzının tekrar mümkün olup olmayacağını kimse bilmiyor. Avrupa Bisiklet Federasyonu’ndan Jill Warren, “Bir pandemi zihniyetleri gerçekten ne kadar da hızlı değiştiriyor” diyor.

Bisiklet giderek daha fazla insan için bir çözüm olduğunu kanıtlıyor.

Ancak akıllardaki soru şu: Koronavirüs korkusu yatıştıktan sonra bisiklete ilgi devam edecek mi?

Warren, “Siyasi irade gerektirir, yatırım gerektirir, bunu isteyen vatandaşların aktivizmi gerekir” diyor ve değişiklikleri kalıcı kılmak için politikacıların cesaretine ihtiyaç duyulacağını söylüyor.