İngiliz gazeteci market atıklarının Adana’ya gidişini GPS cihazı takıp kanıtladı. Ama bizim medya bu vahim olayı görmedi, sadece Bakan Kurum’un yalanlamasını yazdı. Gazetecilik açığı büyük Avrupa’nın çöplüğü olan ülkemizde! “Yurseverlik” de lafta.
Gazeteci dediğin merak eder. İngiliz araştırmacı gazeteci Kit Chellel de Tesco süper marketin geri dönüşüm için topladığı plastik çöp poşetlerinin yolculuğunun nerelere uzandığını merak edip, poşetlere GPS cihazları yerleştirmiş.
Sonrasını Bloomberg’deki “Plastik torbanın 2 bin millik yolculuğu geri dönüşümle ilgili karmaşık gerçeği ortaya koyuyor” başlıklı yazısında özetle şöyle aktarıyor:
“Üç TESCO geri dönüşüm kutusuna 3 adet GPS cihazı yerleştirdim. 3-4 gün içinde yerleri değişmeye başladı ve kamyonları takip etmeye başladım. Cihazlardan biri Londra’nın doğusuna gitti. Thames Nehri’nin kenarında kayboldu.
Ama diğer ikisi belirgin bir güzergâhı izledi. Önce Londra çevresindeki TESCO Lojistik Merkezi’ne gittiler. Sonra her ikisi de aynı limana doğru yola çıktı. Bir sonraki adımda Hollanda’ya geçtiklerini gördüm. Alman karayolu ile 12-24 saat arasında Almanya’yı terk ettiler.
Daha sonra Polonya sınırını geçtiler. Her iki cihaz da farklı günlerde aynı noktada buluştu. Polonya’dan Londra’ya geri döndüğümde cihazın yerinin bir anda değişmiş olduğunu fark ettim. Yeni konumunun Adana’da bir sanayi bölgesinde olduğunu gördüm. Alana bakmaları için gazetecileri gönderdik. Deponun dışında yığılmış tonlarca Avrupa çöpü buldular. Burası bir geri dönüşüm tesisi değildi.”
Chellel’in günler süren araştırması mart ayı içerisinde sonlanmış ve Bloomberg’de 29 Mart’ta yayımlanmıştı. Türkiye’de de 30 ve 31 Mart tarihlerinde Gazete Duvar, Bianet, Aykırı, İnternethaber, Karar, Diken, Timeturk, Milli Gazete, Sözcü, Gerçek Gündem, Tele1 gibi internet sitelerinde yayımlandı. Nevşin Mengü de Youtube yayınında Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar ile bu konuda söyleşi yaptı. Karar dışındaki basılı gazeteler ise ilgi göstermediler bu habere.
Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanı Murat Kurum, İngiliz gazetecinin araştırmasını bir grup gazeteciyle birlikte gittiği Paris’teki OECD Çevre Bakanları toplantısından yanıtladı. Daha doğrusu, yedi denetim ekibinin bütün bölgeyi taradığını ve herhangi bir döküm tespit edemediğini belirterek tümüyle yalanladı haberi:
“Görüntülere ilişkin de incelemeler yapılmış, görüntülerin yeni olmadığı anlaşılmış, o alanda herhangi bir tehlikeli atığa sahada rastlanmamıştır. Haber ve haberin içeriğinde yer alan tüm bilgiler tamamen asılsızdır ve gerçeği yansıtmamaktadır.”
Bakan Kurum’a göre, yasa ve yönetmelikler titiz bir şekilde uygulanıyordu. Sadece bu haberdeki iddialar değil, Adana’ya Avrupa ülkelerinden geri dönüşüm malzemesi diye “çöp” getirildiği yolunda daha önce ortaya atılan iddialar da doğru değildi! Çöp sorunu yoktu!
Halbuki Gazete Pencere’deki yazısında Murat Aydın’ın vurguladığı gibi, plastik atık ithalatı Greenpeace gibi çevreci STK’ların tepkileri ve eleştirel medyadaki haberlerin ardından 2 Temmuz 2021’de yasaklanmış ancak bu yasak sekiz gün dayanabilmişti!
Haberi değil yalanlamayı yayımladılar
İngiliz gazetecinin poşetleri GPS cihazlarıyla takip ederek yaptığı haberi yayımlamayan medya, Bakan Kurum’un yalanlamasını haber yaptı. Kurum’un açıklaması birçok internet sitesi ve gazetede yayımlandı. İddiayı yayımlamayan Hürriyet, “Tehlikeli atıkların ithalatı yasak”, Sabah “Geri dönüşüm tesisleri var”, Akşam “Adana’daki tehlikeli atık iddiaları asılsız” diye haberleştirdi bakanın sözlerini. Milliyet de “İngiltere’den çöp geldiği yalan” diye başka bir açıklamayı haber yaptı.
Bir süredir böyle bir habercilik tarzı var; iddiaları ve olayı yayımlamadan Cumhurbaşkanı, bakanlar veya yetkililerin açıklamaları bekleniyor. Oradan gelen açıklama aynen yayımlanarak iddialar yalanlanıyor.
Halbuki İngiliz gazetecinin araştırması ciddi ve son derece enteresan bir çalışma. Somut sonuçlara ulaştığı için haber değeri taşıyor. Haber yapmak için illa bakanlığın resmi yalanlamasını beklemeye gerek yok. Tabii bakanlık aranarak, oradan görüş de alınabilir haberi yayımlarken.
Kaldı ki, o haberi yayımlamak da yetmez. Ülke topraklarının havasının suyunun İngiltere’den gelen çöplerle, plastik atıklarla kirletildiği gibi böylesine somut bir haber ortadayken bu ülkenin gazetecilerinin yapması gereken bir görevi var; hemen olay yerine gidip araştırmak. Türkiye’de gazetecilik refleksleri yerinde olsaydı, İngiliz gazeteci Kit Chellel ile söyleşiler yapılır, onun GPS cihazlarından sinyal aldığını söylediği yerler gazeteci kaynardı.
Olay yerine de gitmediler
Maalesef İngiltere’den gelen çöplerin döküldüğü belirtilen bölgeye gazeteciler değil, CHP Milletvekili Burhanettin Bulut gitti. Seyhan, Sarıçam ve Yüreğir’de Avrupa ülkelerinden gelen poşetler, plastik ambalaj malzemeleri olduğunu gözleriyle gördü, görüntüledi de. Bakan Murat Kurum’un açıklamasını yalanladı.
Elbette CHP Milletvekili Bulut’un yalanlaması, Bakan Kurum’un sözlerini yayımlayan medyada yer almadı. Gazete Pencere, Yeniçağ, BirGün, Cumhuriyet, T24, Karar, Evrensel, Halktv.com.tr, KRT TV gibi yerlerde yayımlandı sadece.
İrfan Aktan da Artı Gerçek’te Greenpeace Akdeniz Biyoçeşitlilik Proje Lideri Nihan Temiz Ataş ile “Türkiye’nin Avrupa’nın en büyük çöp sömürgesi” haline gelmesini irdeleyen bir söyleşi yaptı.
Fakat medyanın büyük bölümü İngiliz gazetecinin GPS cihazlarıyla yaptığı araştırmada olduğu gibi CHP Milletvekilinin ortaya koyduğu somut verileri de görmezden geldi.
Ne yazık ki, onlar için somut veriler değil bakanın yalanlaması haber değeri taşıyor. Resmi açıklamanın gerçek olup olmadığını da umursamıyorlar. Olay yerine gidip baksalar görecekler Avrupa’nın çöplüğü haline gelmiş arazileri ama öyle bir zahmete de katlanmıyorlar. İngiliz gazetecinin harcadığı çabanın onda birini bile sergilemiyor bu ülkenin “yurtsever” gazetecileri.
Gazetecilik açığı büyük…