21 Kasım 2024 Perşembe
“Bakanlıklara zincir ve asma kilit talimatı” ya da bir haber nasıl yazılmaz? – Faruk Bildirici

“Bakanlıklara zincir ve asma kilit talimatı” ya da bir haber nasıl yazılmaz? – Faruk Bildirici

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu gelirse diye bakanlıklara zincir ve asma kilit alınması talimatı verilmiş! Cumhuriyet’in bu haberi dayanaksız, temel unsurları eksik, talimatı veren bile belirsiz. Zaytung’un “Fahiş fiyattan asma kilit ve zincir satan çete çökertildi” haberini çağrıştırıyor!

 “Bakanlıklara zincir ve asma kilit talimatı gitti. Rektörler tedirgin: Ya Kılıçdaroğlu bize gelmek isterse?” başlıklı haber, Cumhuriyet’in 10. sayfasında yayımlandı. Bu kadar iddialı bir haberin iç sayfalara saklanması şaşırtıcıydı.

    Aynı haber, 5 Ocak’ta Cumhuriyet’in web sayfasında da yayımlanmıştı ama pek dikkati çekmemiş olsa gerek ki, yedi internet sitesi dışında bir yerde görmedim. Sosyal medyada da yankılanmamıştı.

    Merakla haberi okudum. Haberin girişinde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Merkez Bankası ve Türkiye İstatistik Kurumu ziyaretleri anımsatılıyor; son olarak gittiği Millî Eğitim Bakanlığı binasında “içeri alınmadığı gibi, demir kapılar kapatılarak zincir ve asma kilit takıldığı” vurgulanıyordu.

    Başlıkta dikkat çekilen “bakanlıklara asma kilit takılması” ve “üniversite rektörlerinin tedirgin olması” konuları haberde biraz daha ayrıntılı olarak aktarılıyor; bakanlıklar ve üniversitelerdeki “Kılıçdaroğlu tedirginliği” hakkında şu bilgiler veriliyordu:

    “TALİMAT GİTTİ

     TÜİK ve Millî Eğitim Bakanlığı’na Kılıçdaroğlu’nun alınmaması ve kapılara kilit vurulması sonrası bakanlıklarda tedirginlik başladı. Kılıçdaroğlu’nun diğer bakanlıkları ve kurumları ziyaret etmek istemesi karşısında nasıl önlem alacakları tartışılırken bakanlıkların ilgili birimlerine asma kilit ve zincir alınması yönünde talimat verildi.

      REKTÖRLER TEDİRGİN

     Kılıçdaroğlu’nun ziyaretlerine zincirli-asma kilitli önlemler, rektörleri de tedirgin etti. Adını açıklamayan bir rektör, “Randevu ve ziyaretler sonrası rahatsız olduk. Acaba kampus ve rektörlüğe gelmek isterse randevu verecek miyiz vermeyecek miyiz diye düşünüyoruz” dedi.”

     Bakanlık kapılarının kilidi yok mu?

    Acaba “bütün bakanlıklarda tedirginlik başladığı” nasıl saptanmış? Biri mi söylemiş, bakanlıklar tek tek kontrol mu edilmiş? Kim, nerede, ne zaman, nasıl gibi unsurların yer almadığı haber bize bu konuda somut bir bilgi vermiyor.

    “Kılıçdaroğlu’nun diğer bakanlıkları ve kurumları ziyaret etmek istemesi karşısında nasıl önlem alacakları tartışılırken” cümlesi de belirsizlikler ve yanıtı verilmeyen sorularla dolu. Sözü edilen “tartışma” nerede olmuş, kimler tartışmış, haber bunu açıklamıyor.

     Haberde kaynak da yazılmamış. “Bakanlıklara zincir ve asma kilit alınması talimatı”nın kim ya da hangi kurum tarafından verildiği belirtilmiyor. Hangi bakanlıklara, ne zaman, hangi yolla talimat gittiğini geçtim, böyle bir talimatın gerekçesi de açıkça ifade edilmiyor.

   Öyle ya, Kılıçdaroğlu’nun gitmeye karar vereceği bakanlıklara alınmamasının tek yolu kapıya asma kilit ve zincir vurmak mıdır? Bakanlık kapılarının kilitleri yok mu? Nitekim Kılıçdaroğlu, TÜİK’e gittiğinde kapıda zincir ve asma kilit yoktu.

    Kaldı ki, Hürriyet yazarı Abdülkadir Selvi, “Millî Eğitim Bakanlığı’nın kapısına zincir ve asma kilit takılmasını Kılıçdaroğlu’nun koruma polisinin talep ettiğini” öne sürmüş, CHP de bu iddiayı yalanlamıştı. Millî Eğitim Bakanlığı’nın, zincir ve asma kilit takılmasının yarattığı kötü görüntünün sorumluluğunu almak istemediği anlaşılıyordu.

    Hal böyleyken bütün bakanlıklara zincir ve asma kilit alınması talimatını kim, niye verir bunu anlamak için bu haber yeterli veri sunmuyor okura. Bu haliyle tamamen dayanaksız bir iddia olmaktan öte gidemiyor.

   Rektörlerin tedirginliği nasıl anlaşıldı?

   Haberin ikinci iddiası üniversite rektörlerinin de tedirgin olduğu ve Kılıçdaroğlu kampüse gelmek isterse randevu verip vermemeyi düşündükleri…

    Rektörlerin tedirgin olduğu iddiası “adını açıklamayan bir rektör”ün sözlerine dayandırılmış. Ama o rektörün, bunları Cumhuriyet muhabirine mi söylediği, yoksa başka bir yerde başkalarına mı ifade ettiği belirtilmemiş.

     Konuşan kişi Cumhuriyet muhabiri olsa örneğin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Bay Kemal, bak devletin kurumlarını yozlaştırmak, yıpratmak asla mümkün değildir ve bundan sonra devletin kurumlarına da böyle rastgele gidemeyeceksin, bitti artık” sözleri hatırlatılabilirdi.

     Çünkü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu sözleri ortadayken onun atadığı rektörlerin Kılıçdaroğlu’na randevu verip vermemeyi düşündüğünden bahsetmek gerçekçi değil. Belki haberde kaynak gösterilen o rektör rahatsız olmuş, ikileme düşmüştür ama başka üniversite rektörlerinin Cumhuriyet muhabiri tarafından arandığı, tedirgin olup olmadıklarının kontrol edildiği yönünde de haberde bir bilgi, bir ifade yok.

    Zaten haberin bu bölümünün sorunu da bu. Bir tek -üstelik ismini de açıklamayan- rektörün sözlerine dayanarak Türkiye’de mevcut 200’ü aşkın üniversite rektörünün aynı tedirginlik içinde olduğu öne sürülemez.

   Haberin üniversite rektörlerinin tedirgin olduğu iddiası da tıpkı bakanlıklara asma kilit ve zincir alınması talimatı verildiği iddiası gibi havada kalıyor, doğrulanmamış bir söylentinin aktarılmasından öteye gitmiyor.

    Bu haberin, Zaytung’un aynı günlerde yayımlanan “Ankara’da Kamu Kurum ve Kuruluşlarını ‘’Kılıçdaroğlu yarım saate sizi ziyarete geliyor” diye arayıp fahiş fiyattan zincir ve asma kilit satan çete çökertildi” haberini çağrıştırdığını da söylemeliyim.

    Editöryal fren gerekli

    Habercilik şeffaf olması gereken bir faaliyet. Bir iddiayı dile getiriyorsanız, haberin o iddiayla ilgili bütün sorulara açık yanıtlar vermesi, iddiaların kaynağından kontrol edilmiş, doğrulanmış olması gerekli.

    Cumhuriyet’in İzmir mahreçli “Bakanlıklara zincir ve asma kilit talimatı gitti. Rektörler tedirgin: Ya Kılıçdaroğlu bize gelmek isterse?” haberinin temel unsurları eksik, konuyla ilgili soruları yanıtlamıyor.

   Son derece zayıf kaynaklara dayandırılan iddiaların ilgili taraflara doğrulatıldığı, kontrol edildiği yolunda bir bilgi de verilmiyor. Gazetecinin bir kaynaktan Türkiye’deki bütün bakanlıklar ve üniversiteler hakkında duyduklarının doğru olduğu varsayılıyor.

    Böyle bir haber, eksikleri tamamlanmadan, kaynaklarından kontrol edilip doğrulanmadan yayımlanmamalıydı. Cumhuriyet gazetesinin editöryal süzgeci bu yönde işlemeliydi.

     Yazı İşleri’nin, fren pedalını gazdan daha sık kullanması habercilik kazalarını önlemenin en etkili yoludur.