PKK’lı Ali Haydar Kaytan’ın öldürüldüğü yazıldı ama haberlere bakılırsa geçen yıl da öldürülmüştü! Gizli kaynaklara dayanarak bu haberleri yazan gazeteciler ne açıklama yapıyor ne de özür diliyor! Ama inandırıcılıkları da kalmıyor.
Abdullah Ağar da PKK’lı Kaytan’ın öldürüldüğünü geçen yıl da yazmıştı. Nedenini sordum, ” Ne yazık ki benim, bizim ilgilendiğimiz dünya böyle… Her gün teyide muhtaç, son derece önemli bilgiler alırsınız. Bunların kimi asparagas çıkar, kimi de gerçek. Heyecana kapılıp kullanmaya kalkarsanız, kendi kalenize gol atarsınız” yanıtını verdi.
Anadolu Ajansı’nın “PKK, sözde kurucularından Kaytan’ın ölümünü gizlemek için infaz yöntemini kullandı” başlıklı haberi, Türk Silahlı Kuvvetleri ile MİT’in bir operasyonunu duyuruyordu.
PKK Yürütme Konseyi Üyesi Ali Haydar Kaytan’ın “etkisiz hale getirilmesi” için Kuzey Irak’ta insansız hava araçlarıyla operasyon düzenlendiği belirtilen bu haberdeki bilgiler,
“güvenlik kaynakları”na dayandırılıyordu. AA’nın bu haberinin servise konulduğu 18 Kasım’da DHA da benzer bir haber geçti. DHA’nın “PKK/KCK kurucularından Ali Haydar Kaytan etkisiz hale getirildi” haberinde de “güvenlik kaynakları” adres gösteriliyordu ve Kaytan’ın öldürülmesiyle ilgili olarak neredeyse sözcüğü sözcüğüne aynı bilgiler yer alıyordu.
AA ve DHA’nın bu haberleri internet siteleri ve televizyonlarda geniş biçimde yayımlandı. Ertesi gün de Hürriyet “PKK’nın kurucusu öldürüldü”, Cumhuriyet “PKK kurucularından Kaytan öldürüldü”, Milliyet “Öcalan’ın halefi Kaytan öldürüldü”, Sabah “TSK ve MİT’ten tam isabet”, Türkiye “Sözde üst düzey PKK’lı öldürüldü”, Yeni Akit “Apo’nun varisine nokta atışı”, Yeni Şafak “PKK, Kaytan’ı gömenleri infaz etmiş” diye ilk sayfadan duyurdu bu gelişmeyi. Akşam ise “PKK’yı dağıtan darbe” başlığıyla manşete çıkardı.
Ağar da ölüm haberini paylaştı
Bahçeşehir Üniversitesi öğretim üyesi ve güvenlik uzmanı Abdullah Ağar da Kaytan’ın öldürülmesini sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımlarında şöyle değerlendirdi:
“PKK/KCK’nın en önemli adamlarından biri Kod Fuat, Ali Haydar KAYTAN da artık ölümsüzleştirildi! 55 masumun canını verdiği ve tam 436 masumun yaralandığı Ankara Merasim Sokak ve Güven Caddesi eylemlerinin sorumlusuydu. PKK/KCK en üst yönetim organı Yürütme Konseyi üyesiydi.
Apo’nun ‘Benden sonra örgütte sözü geçen kişi odur’ dediği teröristti. Canlı bombaları bile o seçti. Sonunda o da layığını buldu. Örgüt iç sarsıntıdan, örgüt içi çatışmadan korkarak öldüğünü gizledi. Hatta Kod Fuat’ı gömen teröristleri de infaz etti, onları da gömdü.”
Ağar, 18 Kasım’daki bu paylaşımlarının ardından A Haber ve Habertürk televizyonlarında da değerlendirmelerde bulundu. Ağar, “Ali Haydar Kaytan, örgütün son derece önemli figürlerinden biridir. Şu ana kadar öldürülen en önemli teröristlerden biridir” dedi.
Kaytan’ın öldürüldüğü geçen yıl da yazılmıştı
Ama Abdullah Ağar’ın bu paylaşımları, Ali Haydar Kaytan’ın öldürüldüğüne dair ilk paylaşımları değil. Bundan yaklaşık bir yıl kadar önce 16 Eylül 2020 tarihinde de Kaytan’ın öldürüldüğünü yazmıştı. Twitterdaki o paylaşımı da aynen şöyleydi:
“Sahadan aldığım bilgiye göre, YPG/PKK’nın Başkanlık Konseyi üyesi’Kod Fuat’: ALİ HAYDAR KAYTAN bir SİHA akınıyla etkisizLEŞtirilmiş.
En önemli 7 terörist başından biri olan Ali Haydar KAYTAN’ı SİHA’nın geçen sonbaharda vurduğu, ancak ÖRGÜT TARAFINDAN GİZLENDİĞİ İFADE ediliyor.”
Ağar’ın bu paylaşımının ardından haber kanallarına çıkarak bu “bilgi”yi yinelemiş, değerlendirmeler yapmıştı. Ardından internet siteleri ve televizyonlar da Ağar’a dayanarak Kaytan’ın öldürüldüğü haberleri yapmışlardı. 16 Eylül 2020 tarihinde Sabah, “Terör örgütü PKK’nın sözde komutanı Ali Haydar Kaytan öldürüldü”, Hürriyet “Abdullah Ağar’dan dikkat çeken iddia: PKK’nın kurucularından Kaytan etkisiz hale getirildi”, Habertürk, “Güvenlik uzmanı Ağar: Terör örgütünün sözde Başkanlık Konseyi üyesi öldürüldü” başlıklı haberler yayımlamışlardı.
17 Eylül 2020 günlü basılı gazetelerde “PKK kurucusuna SİHA ile İMHA” (Akşam), “Öcalan’ın sağ kolu hava harekatında öldürüldü mü?” (Hürriyet), “Kaytan SİHA ile öldürüldü’ iddiası” (Sabah), “Kaytan öldü iddiası” (Yeni Şafak) başlıklarıyla yer aldı. Ancak basılı gazetelerdeki haberlerin çoğunda internet ve televizyonlardan farklı olarak kaynak belirtilmedi ya da “yerel kaynaklar” demekle yetinmişlerdi. Bu haberlerde Kaytan’ın 2019 yılında Kandil’e gerçekleştirilen hava operasyonunda öldüğü ancak örgütün bunu gizli tuttuğu öne sürülüyordu.
Medya özür dilemeli
Şu garipliğe bakar mısınız? 16 Eylül 2020 tarihinde Ali Haydar Kaytan’ın öldürüldüğü haberlerini yayımlayan internet siteleri, gazeteler ve televizyonlar, aradan bir yılı aşkın bir süre geçtikten sonra 18 Kasım 2021 tarihinde bir kez daha Ali Haydar Kaytan’ın öldürüldüğüne dair haberler yapıyorlar!
Üstelik de daha önce yayımladıkları haberlere hiçbir atıfta bulunmadan sanki ilk kez Kaytan’ın öldürüldüğüne dair haber yayımlıyormuş gibi davranıyorlar. Hatta bazı gazetelerde iki haberi yazan da aynı muhabir.
Sadece Oda TV, Kaytan hakkındaki yeni iddialar üzerine “PKK Yöneticisi Ali Haydar Kaytan üçüncü kez öldürüldü” haberi yayımlayarak, bu kişiyle ilgili daha önce de öldürüldüğü yolunda haberler yayımlandığına dikkati çekti.
Gazeteciler, bir yıl önce ne söylediklerini, ne yazdıklarını unutmuş olamazlar. Unutmamalılar da. Aynı konuda yeni bir bilgi açıklarken eski yayımladıklarına atıfta bulunup açıklık getirmek zorundalar.
Öyle ya? Kaytan’ın öldürülmesiyle ilgili yeni yayımlanan haberler doğruysa eskileri yanlış demektir. Yok öyle değil de eski haberler doğru ve Kaytan o zaman öldürüldüyse bu yeni haberler neyin nesi oluyor? Her iki durumda da birbiriyle çelişen bu haberleri yayımlayan medya kuruluşları okur, izleyici ve takipçilerinden özür dilemeli.
Ağar: Kimi asparagas çıkar kimi de gerçek
Abdullah Ağar ile de görüşerek, kendisinin Kaytan’ın öldürülmesiyle ilgili geçen yıl yaptığı paylaşımları hatırlattım. Ağar, bu durumu şöyle değerlendirdi:
“Ne yazık ki benim, bizim ilgilendiğimiz dünya böyle… Her gün teyide muhtaç, son derece önemli bilgiler alırsınız. Bunların kimi asparagas çıkar, kimi de gerçek. Bilgi kaynağınız güvenilirse, daha önce boş yapmamışsa, biraz da riske girerek ‘özel ya da genel alanlardan’ bilgiyi paylaşır ya da anlamlandırırsınız.
MİT, TSK, Emniyet birimlerinden bilgi edinmişseniz, bunlar teyitli bilgilerdir. Devlet paylaştığı bilgiyi mutlaka teyit etmiştir. En azından kullandığı bilgi kesine yakındır. Ancak yerel kaynaklar, sahadaki gazeteciler, sahadaki örgütler, irtibatta olduğunuz kişilerin ulaştırdığı bilgiler ya da sosyal medya, yabancı medyadan üretilen bilgiler, benim için teyide muhtaç bilgilerdir. Heyecana kapılıp kullanmaya kalkarsanız, kendi kalenize gol atarsınız.
Siz Ali Haydar Kaytan’tan örnek verdiniz. Bence rekor, Saddam’ın 2 numarası İzzet İbrahim el DURİ’dir. Onun farklı zamanlarda ‘çoğu ABD’ en az 12 kere öldürüldüğünü duymuşumdur. Onu Kasım Süleymani, Bağdadi, Usame Bin Ladin takip eder. Teyit hayati değerdedir.”
İnandırıcılık sorunu doğuyor
Aslına bakarsanız, PKK yöneticilerinin öldürülmesiyle ilgili haberlerde çoğu kez aynı sorun yaşanıyor. Örneğin PKK liderlerinden Murat Karayılan da defalarca öldürülmüştü. Bu haberler yanlış çıktı ama kimse de çıkıp bir açıklama yapmadı; okur ve izleyicilerini yanılttıkları için özür de dilemedi.
Bazen sadece “güvenlik kaynakları”, “yerel kaynaklar”, “istihbarat birimleri” gibi ifadeler kullanılarak hazırlanan bu haberlerin ortak özelliği kaynağın gizli tutulması. Bu haberler hiçbir zaman resmi açıklamalara dayanmıyor. Ama bütün medya camiası biliyor ki, bu haberler MİT, TSK, Emniyet gibi güvenlik birimlerinden sızdırılıyor, gazeteciler de hiçbir sorgulamaya tabi tutmadan olduğu gibi yayımlıyorlar.
Anlıyorum, bu tip bilgileri sahadan doğrulatmak çok zor. Ama doğrulanamıyorsa yayımlamamak ya da resmi açıklamaları beklemek gerek. Güvenlik birimleri resmi açıklama yapmadan el altından bilgi verse bile doğrulanmamış bilgileri yayımlamak yanlış.
Zira insanlar yanıltılmış olmakla kalmıyor, medya ve haberler inandırıcılığını kaybediyor; medya kuruluşları propaganda aygıtına dönüştürülüyor.