Polonya-Belarus sınırındaki göçmen krizinde Türkiye’nin de transit ülke olarak adı geçerken THY iddiaları yalanladı. Peki AB’nin yaptırım kartını çıkardığı bu krize Türkiye’nin de dahil olma ihtimali var mı?
DW’den Hilal Köylü’nün haberi
Avrupa’ya göçmen akınını teşvik etmekle suçlanan Belarus, Asya ve Ortadoğu’dan Avrupa’ya yeni göç rotası oluşturduğu gerekçesiyle eleştirilerin odağında. Göçmen geçişlerinin artması üzerine Polonya’nın Belarus sınırını kapatmasıyla derinleşen krizde, Avrupa Birliği’nden (AB) Rusya ve Türkiye’ye de eleştiriler yöneltiliyor. Rusya, Belarus Devlet Başkanı Aleksander Lukaşenko’yu göçmenleri AB’ye karşı kullanmak için yönlendirmekle suçlanırken, Türkiye’nin de göçmenleri havayoluyla Belarus’a taşınmasını mümkün kıldığı iddia edildi. Avrupalı yetkililer de göçmenlerin Belarus’a taşınması ve insan kaçakçılığında rol oynayan herkesin, transit ülkeler de dahil, yaptırım kapsamına alınacağı mesajı verdi.
Ancak Türk Hava Yolları (THY) göçmenlerin havayoluyla Beluras’a taşındığı iddialarını yalanladı. Ankara’dan ise Belarus kaynaklı krizle ilgili resmi bir değerlendirme yapılmadı, ancak göçmen krizinde Türkiye’nin de rol oynadığı iddiaları ve yaptırımlarla tehdit edilmesi başkentte rahatsızlık yaratıyor. DW Türkçe’nin konuştuğu Türk Dışişleri yetkilileri, Türkiye’den Belarus’a hiçbir şekilde yasadışı göçmen taşımacılığı olmadığını, Türkiye’nin AB’yle yürüttüğü işbirliklerine bağlılığının AB makamlarınca bilindiğini söyledi. Türkiye’nin Avrupa’yla yaşadığı sorunların çözümünde “mültecileri kullanmayı düşünmediğini” belirten yetkililer, Lukaşenko’yla yaşanan problemin Türkiye’yle ilişkilendirilmesini ise “Türkiye-AB ilişkisini bilmemek” olarak nitelendirdi.
Öte yandan Belarus-Polonya sınırında yaşananlar, Avrupa’da Şubat 2020’de Türkiye’nin Yunanistan’la sınır kapısı olan Pazarkule’de yaşananları hatırlatıyor. Türkiye’nin Yunanistan’la sınır kapılarını açmasının ardından binlerce göçmen Pazarkule’ye akın etmiş, bu da Türkiye ile AB arasında krize neden olmuştu.
“Göç politikaları yenilenmeli”
Peki göçmenlerin yeni Belarus rotasının Türkiye ve AB arasında yeni bir krize yol açma potansiyeli var mı? Belarus-Polonya sınırında yaşananlar Türkiye’yi etkiler mi?
Belçika’daki Liege Üniversitesi HUGO Göç Gözlemevi araştırmacılarından Doç. Başak Yavcan göç krizlerini ve politikalarını saha araştırmalarıyla sürdüren bir isim. Belarus’un sınırdan geçişleri kolaylaştırarak göçü araçsallaştırmasının, Türkiye’nin Pazarkule sınır kapısını açarak AB’yle düzensiz göçmenler üzerinden bir çeşit pazarlığa girmesini hatırlatmasını doğal karşılıyor. Ancak Yavcan’a göre Belarus ve Türkiye gibi ülkelerle AB arasındaki göç krizinin derinleşmesinin arkasında AB’nin göç politikalarında kendi sınırlarını korumaya çalışması yatıyor.
Yavcan, “AB unutuyor ki; bu ülkeler AB ülkeleri değil. Demokrasi ve insan hakları konularında AB’yle zaman zaman zıt düşen ülkeler. AB buna bakmadan, onlarla masaya oturup geri kabul anlaşmaları yapıyor, onların sınır koruma kapasitesini geliştiriyor. Ve bu şekilde o ülkeleri aslında güçlendiriyor. Bu tarz bir göç korkusu AB’nin normatif gücünün sorgulanmasına yol açıyor. AB için ideal olanı; geri kabul ya da sınır koruma anlaşmaları yapmak için olası çatışma içinde olduğu liderlerle masaya oturmamaktır. Aksi durumda her seferinde kendi elini kolunu bağlayacaktır” analizini yapıyor.
Türkiye’nin Şubat 2020’de yaşanan krizin ardından AB ile diyaloğunu bir şekilde genişlettiğini ve mevcut durumda mali işbirliği anlaşması içinde olduğunu söyleyen Yavcan’a göre hayatlarını kolaylaştıracak politikalar geliştirilmediği sürece göçmenlerin kendisine mutlaka bir sınır kapısı bulacağı gerçeğinin dikkate alınması gerekiyor.
Polonya-Belarus sınırındaki krizin Ankara’da iyi yönetilmesinin önem taşıdığını da vurgulayan söyleyen Yavcan, bunun nedeni de şöyle anlatıyor:
“Eğer AB, Belarus’a karşı çok sert çıkarsa bu, bir başka gün Türkiye’ye de çok sert çıkabileceği anlamına gelir. İşte bu yüzden Türkiye de bir gün Avrupa’ya karşı mülteci kartını oynayabilir. Avrupa bir yandan göçten korkuyor, bir yandan da çevresindeki ülkelerle anlaşmalar yapıyor. Dahası, göçün kaynağı ülkelerdeki sorunlara gözünü kapatıyor. Bu, sürdürülebilir bir politika değil. Bu politikanın revize edilmesi gerekiyor.”
“Türkiye başka bir uzlaşı içinde”
Türkiye, bugün Suriyelilerden sonra Afgan göçmenlerin de ilk adresi. Türkiye’de yaklaşık 4 milyon Suriyeli göçmenin bulunduğuna dikkat çeken Türk İçişleri Bakanlığı yetkilileri, Suriyelilere zorunlu bir geri dönüş politikası uygulanmayacağını söylüyor. Yetkililer, Türkiye’ye bu yıl içinde düzensiz göçle giriş yapan 29 bin 118 Afgan’la ilgili olarak da bu göçmenlerin uluslararası hukuk kurallarına uygun şekilde ülkelerine gönderileceğini, ancak önceliğin göçmenlerin güvenliğinin korunması olduğunu aktarıyor.
Türk-Alman Üniversitesi’nden (TAU) göç uzmanı Prof. Dr. Murat Erdoğan da AB ile yeni mali işbirlikleri içine giren Ankara’nın Afgan göçmenleri şu an için bir baskı aracı kullanacağına ihtimal vermiyor.
Erdoğan, Belarus’un mültecileri kullanarak “AB’ye şantaj yaptığını, AB’ye karşı bir oyun oynadığını” düşünüyor. Ancak göç krizi konusunda Belarus’la Türkiye’nin doğrudan karşılaştırılamayacağını ifade eden Erdoğan, Türkiye’nin bugün vize serbestisi ve Gümrük Birliği’nin yenilenmesi başta olmak üzere göç krizini AB’yle birlikte yönetmek gibi bir irade ortaya koyduğunu dile getiriyor.
Erdoğan, “Cumhurbaşkanı Erdoğan da AB’ye baskı yapıyor, ama onun baskısı Türkiye’yle sadece göçmenler üzerinden ilişki kurulmaması için. AB’yi bu konuda uyarıyor. Bugün Türkiye, AB ile farklı bir uzlaşı içinde. Mali işbirlikleri genişletiliyor. Afganlar için yeni bir mali paket üzerinde çalışılıyor. Tabii ki Türkiye de göçmenlere AB’ye karşı bir baskı aracı olarak kullanabilir, ama Türkiye’de böyle bir politikanın işaretleri yok” şeklinde konuşuyor.
Türkiye’deki Suriyeli göçmenlere yardım konusunda AB’nin Ankara’ya 6 milyar euroluk bir yardım paketi desteği söz konusu. Bu yardımların 4 milyar 200 milyon eurosunun harcandığını belirten Türk Dışişleri, geriye kalan kısmın projelendirilmesiyle ilgili çalışmaların sürdüğünü aktardı. AB’nin Ankara’yla anlaşmasına göre yakında Türkiye’ye Suriyeli göçmenler için 3 milyar euroluk bir yardım daha yapılacak. Ankara ile AB, Afgan mültecilere yapılacak yardım paketi üzerinde de görüş alışverişini sürdürüyor.
“Türkiye göçmenleri koz olarak kullandı ama işe yaramadı”
Türkiye’nin bir dönem AB Daimi Temsilciliği görevini de yapmış olan emekli büyükelçi Selim Yenel de Ankara’nın bugün hukukun üstünlüğünün sağlanması konusunda AB ile zorlu bir süreç yaşadığını, ilişkilerinin bozuk olduğunu ancak göçmenleri Avrupa’ya karşı bir koz olarak kullanmayacağını öngörüyor.
Yenel, “Türkiye göçmenleri koz olarak kullanmayı denedi. Kullandı ama hiçbir işe yaramadı. Pazarkule sınır kapısında Yunanistan göçmenleri geri itti. İnsanlık dışı görüntüler yaşandı. Yanlış bir politikaydı Türkiye’nin sergilediği. Şimdi Türkiye dersini aldı. Avrupa ile ilişkilerini bozmak istemez” diyor.
Türkiye’ye pasaportlarıyla gelmiş her göçmenin biletini alıp istediği yere gitme hakkı olduğunu belirten İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi (İGAM) Başkanı Metin Çorabatır da Belarus’a Türkiye’den kaçak göçmenin gönderildiğine dair bilgiye sahip olmadıklarını söyledi. Çorabatır, “Düzensiz göçmenler uçağa bindirilip belli ülkelere yollansa bilinir bu. İddia olarak kalamaz. Böylesi iddialarla Türkiye-AB ilişkisi, göçmenlere dönük ortak çalışmalar baltalanmak da isteniyor olabilir” diye konuştu.