Emekli Büyükelçi T24’e yazdığı yazıda, HDP’nin İzmir İl Başkanlığı’na yönelik saldırıyı gündeme getirdi ve hayatını kaybeden Deniz Poyraz’ın katledilmesine değindi. Demiralp, Poyraz’ın kemanla, katilin ise tüfekle çekilmiş fotoğraflarının basında yayınlanması sonrasında bu iki görsel üzerinden bir analiz yaptı. Demiralp, “Tüfek kemanı yenerse Cumhuriyet yenilmiş olacaktır” dedi.
Demiralp’in yazısı:
Aydınlık güler güzel bir yüz, elinde Deniz’in içindeki güzellikleri dışa vurmasına aracı olacak bir enstrüman: Keman
Deniz Poyraz’ın öldürülmesi insan olan herkes gibi beni de derinden sarstı.
İki gündür Deniz’in keman çalarken çekilmiş fotografına bakıyorum. Aydınlık güler güzel bir yüz, elinde Deniz’in içindeki güzellikleri dışa vurmasına aracı olacak bir enstrüman: Keman. Uygarlığı, insanlığı görüyorum bu fotografta, yaşamanın güzelliğini.
Öbür tarafta da bir yaratığın fotografları var. Elinde türlü silahlar, sakallı, komando giysili, arkasında ne yazık ki Türk bayrağı, at ya da araba üstünde saldırmaya hazır. Halkımızın bayıla bayıla seyrettiği pis tv dizilerinin rol model yaptığı magandaların, maganda kültürüyle karışık güya milliyetçi, aslında ırkçı, hastalıklı bir zihin ve ruh yapısının temsilcisini görüyorum. Elindeki tüfeği kendinden farklı olan herkese doğrultmuş, özgür kadınlara, Kürtlere, Alevilere, insan haklarını, demokrasi savunan hepimize. Bu canavardan kaç tane var ülkemizde? Nereden çıkıyorlar? Nasıl böyle kolayca silahlanıyorlar? Nasıl oluyor da özellikle son dönemde arttı bu canavarlar?
Mafya ile devletin birbirine karıştığı, kimsenin mahkemelere güveninin kalmadığı, muhalefet liderlerinin devlet tarafından tehdit edildiği, devletin ve toplumun içerden çürüme görüntüsü verdikleri bir ortamda canavarların sayısı daha da artabilir. Bu cinayetin bireysel bir hareket olduğuna inanmak için çok saf olmak gerekir. Olayın bütün boyutları ortaya çıkarılabilecek mi? Evet diye yanıt vermekte çok güçlük çekiyorum. Gene de, en azından, bu canavarların milliyetçilik, vatanseverlik, terörle mücadele adına hareket ettiklerini öne sürmelerinin insan olan hiç kimsenin aklını çelmemesini umut ediyorum.
Artık Türkiye’de her an her şey olabilir. Vatandaş olarak güvenebileceğimiz tek bir kurum kalmadı. Karanlık yoğun. Kimse ABD’den, AB’dan filan medet ummasın. AB Konseyi ve Komisyonu, Suriyeli mültecileri bakmamızın (ve Yunanistan ile Kıbrıslı Rumları rahatsız etmememizin) karşılığında bizdeki insan hakları, demokrasi konusuyla ilgisini kesti. ABD de Kabil havalanını yönetmemizin karşılığında “Bana ne Türkiye’deki demokrasiden?” havasına girdi. Türkiye’ye gerçek demokrasiye getirecek, Cumhuriyeti demokrasiyle taçlandıracak olan TC vatandaşlarıdır. Muhalefet partileri tarihsel bir sorumluluk altındadır. Demokrasi ortak paydasında eşgüdümlü hareket etmeleri gerekir.
Kemanın tüfekten daha güçlü olduğuna inanarak hepimizin ülkemizin geleceği için çalışması gerekir. Tüfek kemanı yenerse Cumhuriyet yenilmiş olacaktır.
Oğuz Demiralp – Emekli Büyükelçi