“ABD’li CEO’lar ikna olmuş yatırıma gelecekler” haberi ekonomi sayfalarında ve internette yayımlandı. Ama AA’nın bu haberinin içi boştu, yatırımla ilgili somut bilgi yoktu. Aslında İletişim Başkanlığı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Sedat Peker olayının gölgesinde kalan ABD’li CEO’larla toplantıyı beş gün sonra yeniden gündeme getirmek ve beyhude umut pompalama haberiydi.
“ABD’li şirketler Türkiye’de yeni yatırımlara hazırlanıyor” ve “ABD’li CEO’lar ikna olmuş yatırıma gelecekler” haberleri dünkü Hürriyet, Akşam, Yeni Şafak ve Türkiye gazetelerinin ekonomi sayfalarının baş köşelerini kaplamıştı. İktidar yanlısı internet sitelerinde de bir gün önce yayımlanmıştı bu haber.
Başlığa bakıp, acaba hangi ABD’li şirketler Türkiye’de yatırıma hazırlanıyor diye aradığımda bu konuda somut bir tek cümle bile bulamadım. Erdoğan’ın “geçen hafta ABD merkezli 26 küresel şirketin üst düzey yöneticisiyle çevrim içi bir toplantı gerçekleştirdiği”, “Erdoğan’ın şirket yöneticilerini tek tek dinlediği ve sorularını yanıtladığı”, “şirket yöneticilerinin Türkiye ile ABD arasında ekonominin bütün alanlarında daha fazla iş birliği için büyük bir potansiyel ve birçok fırsat bulunduğunu aktardıkları” belirtiliyordu. O kadar.
Tek bir ABD’li şirketin bile Türkiye’de yatırım yapacaklarına ilişkin açıklaması, cümlesi yoktu. Haber “edinilen bilgilere göre” diye başlıyor, “ABD’li şirket yöneticileri belirtti, aktardı, dile getirdi, dikkat çekti, kaydetti” diye devam ediyordu.
Üç gazetede de hemen hemen aynı başlık ve cümlelerle yayımlanmasına rağmen mahreç de konulmamıştı. Gazetelerin kaynak gösterme, mahreç kullanma gibi ahlaki bir alışkanlığı kalmadığı için bu artık sıradan bir durum. Ama interneti tarayınca gördüm ki, tahmin ettiğim gibi haber bir gün önce Anadolu Ajansı tarafından geçilmişti.
ABD’li iki fonun çekilmesini görmediler
İşte bu enteresan bir durum. Cumhurbaşkanı Erdoğan, aralarında Netflix, Google, Amazon, Coca-Cola, Boeing ve Microsoft gibi ABD merkezli 26 büyük şirketin yöneticileri ile video konferans yoluyla 26 Mayıs’ta toplanmıştı. Anadolu Ajansı, aradan tam beş gün geçtikten sonra 31 Mayıs’ta bu toplantıyla ilgili yeni bir haber geçiyordu.
Gazetecilikte beş gün önce yapılan bir toplantıyla ilgili haber yazılmaz diyemem. Ama yeni bir bilgi bulursanız, yeni bir gelişme olursa yazılır. Oysa Anadolu Ajansı’nın söz konusu haberinin içi bomboştu. Hiçbir yeni gelişmeyi aktarmıyordu.
Daha da önemlisi, yanıltıcı ve dayanakları olmayan bir başlıkla sunulmuştu. ABD’li şirket yöneticilerinin Türkiye’de yatırım yapacaklarına dair hiçbir bilgi verilmiyordu. Böyle bir haberi İletişim Fakültesi’nde bir öğrenci yazsa öğretim üyesinden kesinlikle geçer not alamazdı.
Hem zaten bırakın ABD’li şirketlerin Türkiye’de yatırım yapmasını, Erdoğan’ın ABD’li CEO’larla görüştüğü saatlerde 650 milyon dolarlık ABD’li iki fon Türkiye’den çekilme kararı aldı. Uzun yıllardır Türkiye’de bulunan Kaliforniya Kamu Çalışanları Emeklilik Sistemi (CalPERS) ve Kaliforniya Devlet Öğretmenleri Emekli Sistemi (CalSTRS) adlı bu iki büyük fonun çekilme kararı, Türkiye’ye bakışı yansıtan önemli bir gelişmeydi. Ama iktidar medyası bu çekilmeyi görmezden geldi; bu haber, Cumhuriyet, Yeni Çağ, Dünya, Gazete Pencere gibi çok az yerde yayımlandı.
İletişim Başkanlığı’nın uzantısı
Video konferanstan beş gün sonra böylesine somut bilgi içermeyen ve yanıltıcı bir haber yapılmasının amacı sadece gazetecilik güdüleriyle açıklanamaz. Çünkü Anadolu Ajansı son zamanlarda bağımsız ve özerk bir habercilik kuruluşu olmak yerine siyasi iktidarın ve özellikle de Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın uzantısı gibi faaliyet gösteriyor.
Bunun yakın dönemdeki canlı örneği, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un AA’nın yeni Genel Müdürü Serdar Karagöz’ü tebrik ziyaretine son model lüks aracıyla gelişine ilişkin görüntülerin sosyal medyadaki eleştirilerin ardından silinmesidir. En son örnek de Anadolu Ajansı’nın “Suç örgütü elebaşı Sedat Peker’e ‘DHKP-C tehdidi’ bahanesiyle verilen koruma kararında FETÖ izi tespit edildi” başlıklı bir haberi servise koymasıdır.
Bu habere eklenen belgede Sedat Peker’e koruma polisi verilmesi kararının altında o dönemde İstanbul Valisi olan Selami Altınok ile Emniyet Müdürü olan Mustafa Çalışkan’ın imzası bulunuyordu. İçişleri Bakanlığı’ndan sızdırılan belgeyle yapılan bu haber, AKP Erzurum Milletvekili Altınok ile Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Çalışkan’ı kızdırdı. Altınok ve Çalışkan’ın tepkilerinin ardından AA, bu haberi “güncelledi” ve belgedeki imzaları çıkararak yeniden yayımladı.
Yerel seçimlerde sonuçların yayımlanmasının durdurulması ve IMF’nin devletlerin pandemi döneminde vatandaşlarına yardımıyla ilgili raporunun çarpıtılması da dahil böyle çok örnek sıralamak mümkün. Haberleri gerçeğe uygunluğuna göre değil de siyasi iktidarın yaklaşımına ve gereksinimlerine bakarak yayımlayan AA’nın “ABD’li şirketler Türkiye’de yeni yatırımlara hazırlanıyor” haberinde de gazetecilik kaygıları aramak yanlış olur.
Sedat Peker-Süleyman Soylu gölgesinde kalmıştı
Bu durumda geriye iki olasılık kalıyor; birincisi pandemi döneminde ortaya çıkan ekonomik krizi örtmeye çalışmak, ikincisi İletişim Başkanlığı’nın ABD’li yöneticilerle toplantı hakkında yeni bir haber yapılması talebinde bulunmuş olması.
Ekonomik durumla ilgili hemen her gün olumsuz bir haber geliyor; muhalefet partileri açıklamalarında bu gelişmelere yer veriyor; bağımsız ve eleştirel medya da bu konuda haberler yayımlıyor. Bu nedenle iktidar, son günlerde ekonomide “umut pompalama” ve ekonomik durumu iyi gösterme gereksinimi içinde.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Doğu Akdeniz’den güzel müjdeler de alıyoruz, bu müjdelerle beraber de yakında inşallah petrol, doğal gaz, bunların haberini alırsanız şaşırmayın” açıklamaları bu yöndeki çabalarından biri.
Başka bir çaba da TÜİK’in açıkladığı büyüme oranları ve bu açıklamanın iktidar medyasında “Rekor büyüme” başlıklarıyla manşetlerden yayımlanması. Siyasi iktidar, enflasyon, istihdam, işsizlik gibi bütün göstergeler kötüyken ekonomiyi “pembe” göstermek için artık inandırıcılığı kalmayan TÜİK’in açıkladığı büyüme oranına dayandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD’li şirket yöneticileriyle video konferansının yeniden haber yapılması isteğinin İletişim Başkanlığı’ndan gelmiş olması da mümkün. Zira bu toplantı Erdoğan’ın, parti grubunda yaptığı ve Sedat Peker’in suçlamalarına karşı İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu savunduğu önemli konuşmayla aynı güne rastladı. 26-27 Mayıs’ta medyada Erdoğan’ın grup konuşması aktarıldı; ABD’li yöneticilerle toplantısı gölgede kaldı.
AA’nın “ABD’li şirketler Türkiye’de yeni yatırımlara hazırlanıyor” haberi iki amaca hizmet etmişe benziyor. CEO’larla toplantıyı gölgede kalmaktan kurtarmak ve ekonomiyle ilgili müjde vermek, umut pompalamak…