Ermenistan ordusunun iki binden fazla askerinin hayatını kaybettiği savaş, kaybedilen işgal toprakları ve sonunda yapılan “Yenilgi anlaşması”, Nikol Paşinyan’ı halkın hedefi haline getirdi
Ermenistan için 30 yıllık bir kayıp söz konusu… 1992 yılının Şubat ayında Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı (AGİK) bünyesinde başlayan, 1994 yılındaki ateşkesten 2020 yılına kadar AGİT’in öncülüğünde sorunun çözümü için yol haritaları önerilen, Ermenistan’ın statükoyu koruma ya da bir diğer ifadeyle, işgali sürdürme çabaları nedeniyle kağıt üstünde kalan, kayıp yıllar…
2018 yılının Nisan ayında Ermenistan’da “kadife/renkli devrim” gerçekleşti ve böylelikle uzun yıllar boyunca Erivan’ın Karabağ politikasını belirleyen Rusya yanlısı kadrolar iktidardan uzaklaştırıldı. Batı dünyasına yakınlığıyla bilinen Nikol Paşinyan liderliğindeki hükümet göreve geldi.
Azerbaycan ise askeri gücünü artırdı, topraklarından sürülmüş bir milyondan fazla Azerbaycanlı göçmenin kendi yurtlarına dönmeleri sağlandı. Erivan’ın geleneksel dış politika kodları, işgalin sürmesine neden oldu.Türkiye ve Azerbaycan’la olan münasebetlerinin normalleştirilmesi gerektiğinin farkında olan Paşinyan yönetimi bile, rasyonaliteden uzaklaşıp işgalden yana tavır koydu. Hatta, işgal edilmiş Karabağ’a giderek “Karabağ Ermenistan’dır” bile dedi.
Hatta geçen yılın Mayıs ayında işgal altındaki Karabağ’da kurulan devletin başına bir Cumhurbaşkanı seçildi ve düzenlenen yemin töreni de Azerbaycan’ın kadim ve tarihi kenti Şuşa’da gerçekleştirildi.
Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri 27 Eylül 2020 tarihinde bir taarruzla savaşa girdi. Azerbaycan’ın “Vatan Muharebesi” adını verdiği 44 günlük İkinci Karabağ Savaşı sonucunda Bakü, eski Dağlık Karabağ Özerk Bölgesi’nin etrafındaki yedi bölgenin tamamını ve stratejik ve tarihi öneme sahip olan Şuşa kenti de dahil olmak üzere, eski özerk bölge içerisinde yer alan diğer birçok yerleşim alanını işgalden kurtardı.
Ermenistan ordusunun iki binden fazla askerinin hayatını kaybettiği savaş, kaybedilen işgal toprakları ve sonunda yapılan “Yenilgi anlaşması”, Nikol Paşinyan’ı halkın hedefi haline getirdi.
Sıkıntılardan biri de ekonomik kayıp oldu. Ermenistan, Azerbaycan topraklarından yıllık buğday ihtiyacının yaklaşık yüzde 25’ini karşılıyordu. Karabağ topraklarının verimli ve tarıma elverişli olması nedeniyle tahıl üretiminin yanı sıra diğer ürünler de bu topraklarda kolaylıkla yetiştirilmekteydi. Yenilgi Ermenistan’ın ekonomisine de darbe oldu.
Paşinyan yönetimini devirmek için muhalefet partileri “Vatanın Kurtuluşu İçin İttifakı” oluşturdular. Son gelen bilgilere göre ise, bu ittifak orduyu da yanına çekti.
Muhalefetin önemli siyasi figürlerinden eski başbakan ve eski savunma bakanı Vazgen Manukyan da Ermenistan ordusunu ve polisi halkın yanında olmaya davet etti. Güvenlik güçlerine seslenerek “Her saat önemli. Halkı meydanlarda bekletmeyin. Bize katılın” ifadelerini kullandı. Eski Ermenistan Cumhurbaşkanı Robert Koçaryan da orduyu göreve çağırdı. Ordu belli ki bu çağrılara kayıtsız kalmadı. Ve Başbakan’ı istifaya davet etti.
Peki bu bir darbe girişimi midir?
Ordu istifa çağrısının baskı neticesinde yapılmadığını, vatanın kurtuluşuna hizmet etmek amacını taşıdığını söylüyor.
Ama şurası bir gerçek ki, kaybolan yıllar geri gelmiyor.