21 Kasım 2024 Perşembe
Avrupa: Koronanın bir yıllık bilançosu

Avrupa: Koronanın bir yıllık bilançosu

Fransa 2020 ocak ayının sonunda Avrupa’daki ilk Korona vakasını bildirdi. 23 Şubat’ta Kuzey İtalya’nın büyük bir bölümünde kısıtlamalar başladı. Çoğu insan durumun ciddiyetini anlayamadan ilk dalga bütün Avrupa’yı vurdu. Bugün aşılar var, ama Avrupa basını bir yılın ardından hala hayal kırıklığına uğramış durumda. 

Kolumuz kanadımız kırıldı

İtalya’da yaşayan yazar Ilja Leonhard Pfeijffer Belçika’nın De Standaard’taki hüzünlü yazısında, elimizden uçup giden yaşam sevincini anlatıyor: “Hayatın kendisi, hayatta kalmaya indirgendi. Ama renksiz bir hayat, hayat değildir. … Geçekten kıymetli ne varsa, hijyenik değil. Dolu bir tiyatroda şarkı söylemek, basık tavanlı, tıklım tıklım bir kulüpte dans etmek, tanımadığın insanları öpmek, kolunda kahkaha atan bir kadınla dolaşmak, bir meyhanede dostlarla kendini kaptırmak, dolu bir sinema salonunda gizlice ağlamak, bir tiyatro oyunundan etkilenmek ve sonra fuayede şarkı söyleyenlerin coşkusuyla konuşmadan durmamak… işte tüm bunlar hayatımıza anlam katan şeyler olmalıydı. Uçmayı ne kadar sevdiğimizi anlamamız için önce kanatlarımızın kesilmesi gerekti.”

Yenilgi ortada

Avusturya’da Die Presse‘ye göre, siyaset dünyası sadece tepki vermekten kurtulamadı: “İkinci Dünya Savaşı sonrası siyasetçi kuşağı daha önce hiç bu kadar kapsamlı kararlar vermek zorunda kalmamıştı. Dünyada İsveç dışında bütün hükümetler benzer kapanma stratejileri … uyguladı, ciddi alternatif çözümlere kimse cesaret edemedi. … Bir yılın sonunda çıkardığımız acı ders, bu görünürdeki alternatifsizliğin, kişisel sorumluluk ve mantıklı davranmak konusunda toplumda yaşanan bariz bir yenilgi olduğudur. Ama salgının ikinci, hatta belki üçüncü yılı da olacak. … Muhtemelen en önemli eleştiri şu: Artan ya da azalan vaka sayıları konusunda tepkisel kararlar verildi, uzun vadeli yaklaşım arada kaynadı.”

Portekiz: Ortada ekonomik iflasa uygun bir yanıt yok

Portekiz’den Jornal de Notícias’a göre, bir yıl Koronanın ardından Portekiz’in hala salgının sonuçlarına karşı ciddi bir planı yok: “Pandeminin üçüncü dalgasının ortasında hükümetin sağlık yönetimi belirsizliğini sürdürüyor; hayatta kalmak için hayati önemi haiz sektörlerin iflasına karşı hala ciddi bir ekonomik plan yok ortada. … Turizmden, tekstil, ayakkabı ve şarap ihracatına kadar durum aynı. … Turizme bakalım: Son beş yılda ekonomiyi canlandıran ve GSYİH açısından çok önemli bir sektör turizm. GSYİH’nın nasıl düze çıkarılacağı da belirsiz. … Algarve’de çalışanlara yardım edilmiyor, bazıları hayatta kalabilmek için yiyecek dilenmek zorunda.”

Test yaptırma olanağı hala sınırlı

Eesti Päevaleht bütün Estonya’da test merkezi eksikliğini eleştiriyor: “Çok acı bir örnek verecek olursak: Tallinn yakınlarındaki Maardu şehri Estonya’nın Korona başkenti oldu. Ama tek test merkezi şehirden 10 kilometre uzakta, yani özel aracı olmayanlar test yaptırmaya otobüsle gitmek zorunda. Bu koşullarda virüsün yayılmasına şaşırmamak gerek. … Pandeminin başlamasından bir yıl sonra, ikinci dalganın tam ortasında, şehirlerde vakaların yüksek olduğu bölgelerde ya da kasabalarda geçici test merkezlerinin açılmasını, Korona şüphesi taşıyanların buralara toplu taşıma kullanmadan gelmesini istemek abartılı bir talep değil herhalde. Bu türden esneklikler Korona politikasının en doğal parçası olmalı.”

Asya’daki vahşi hayvan pazarları kapatılmalı

DSÖ’nün incelemesi sonunda, Koronavirüsün Wuhan’da bir hayvan pazarından yayıldığı şüphesinin kesinleşmediğini dile getiren Danimarka’dan Politiken, yine de benzer hayvan pazarlarının artık yasaklanmasını istiyor: “Covid-19 milyonlarca insanın hayatına mal oldu ve dünyayı İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana yaşanan en büyük krize sürükledi. Salgının tekrarlamasını riske edemeyiz. Asya’daki hayvan pazarları salgın öncesinde de kuşku uyandırmışsa şayet, hepsinin saatli birer bomba olduğu çok açık. Egzotik hayvanların satıldığı ve kesildiği açık hayvan pazarları sadece pitoresk olmakla kalmayıp bir taraftan da hayatı tehdit ediyor. Doğada birbirlerine neredeyse hiç temas etmeyen hayvanların sıkış tıkış bir arada olması, kötü hastalıkların bir türden diğerine geçmesi için elverişli bir ortam yaratıyor.”

(Eurotopics)