Üç yıldan uzun süredir tutuklu olan iş insanı Osman Kavala bugün yine hâkim karşısına çıktı. Mahkeme Kavala’nın casusluk ve darbe teşebbüsü suçlamasıyla yargılandığı davanın Gezi davasıyla birleştirilmesine karar verdi.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin tahliye kararına rağmen hakkında yeni açılan 15 Temmuz davasından cezaevinde tutulan iş insanı ve Anadolu Kültür A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kavala’nın yargılanmasına bugün İstanbul Çağlayan Adliyesi’nde devam edildi.
İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesi Kavala ile Amerika Birleşik Devletleri (ABD) merkezli düşünce kuruluşu Dış İlişkiler Konseyi (CFR) kıdemli uzmanı Henri Barkey’in “cebir ve şiddet kullanarak anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs” ve “siyasal ve askeri casusluk” suçlamalarıyla yargılandığı davanın Gezi davasıyla birleştirilmesine karar verdi.
“Casusluk suçlaması AİHM kararını boşa çıkartmak için kurgulanmış”
Duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişimi Sistemi (SEGBİS) ile katılan Kavala, “Olayları nesnel biçimde değerlendiren tarafsız bir gözlemcinin, hiçbir dayanağı olmayan ve yasadaki tanımına aykırı biçimde kullanılan casusluk suçlamasının AİHM’in derhal tahliye edilmem yönündeki kararını boşa çıkartmak için kurgulanmış olduğunu anlayamaması olası değildir” dedi.
“Suçlamalara dayanak olacak somut delil yokluğunda, iddia makamı bir takım komplo teorileriyle ve suçlamaları birbirlerinin kanıtıymış gibi iç içe geçirerek algı yaratmaya, bu şekilde yargıyı yönlendirmeye çalışmaktadır” diyen Kavala sözlerini şöyle sürdürdü:
“İddia makamının öne sürdüğü iddalar olgusal temelden yoksundur, mantık kurallarına aykırı biçimde suçlamalar arasında irtibat kurulmaktadır. Böyle bir davranış ancak ideolojk yaklaşımla ya da iyi niyet eksikliği ile açıklanabilir. Amaçlanan, suçlu olduğum algısının canlı tutulması için tutukluluk halinin kesintisiz olarak devam ettirilmesidir.”
Davaların birleştirilmesi
Kavala ifadesinde İstinaf Mahkemesi’nin duruşma öncesinde Gezi davasındaki beraat kararlarını bozması ve davaları birleştirme kararı almasına da değinerek, kararın “Gezi protestolarıyla ilgili siyasi nitelikli iddiaların gündemde tutulmasına” hizmet edeceğini ve “casusluk suçlamasının ömrünün uzamasına” ve tutukluluğunun devamına yol açacağını söyledi.
“Geçen zaman paralel bir cezalandırmaya dönüşen bu hukuksuz uygulamanın vahametini sıradanlaştırmakta, daha da arttırmaktadır” diyen Kavala, “Özgürlüğümden mahrum yaşadığım her geçen gün benim için daha önemli bir kayıp haline gelmektedir” ifadelerini kullandı.
Duruşmayı ABD ve Avrupa Birliği (AB) ülkelerinden diplomatik temsilcilerin yanı sıra milletvekili ve sivil toplum örgütleri de takip etti.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 10 Aralık 2019 tarihinde Kavala’nın haksız yere cezaevinde tutulduğuna hükmederek serbest bırakılması gerektiğine karar vermişti.
1 Kasım 2017 tarihinden bu yana cezaevinde bulunan Kavala’nın Gezi Parkı olaylarına ilişkin davada tahliyesine ve beraatine karar verilmiş ancak Kavala, “casusluk” suçundan tutuklanmış ve serbest bırakılmamıştı. Türkiye’nin AİHM kararına uymaması üzerine Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, kararın uygulanışı ile ilgili denetim süreci başlatmıştı.