21 Kasım 2024 Perşembe
AB, sığınmacı kamplarındaki sefalet nedeniyle suçlanıyor

AB, sığınmacı kamplarındaki sefalet nedeniyle suçlanıyor

Kuzey Suriye’de, Türkiye, Yunan Adaları ve Bosna’da milyonlarca sığınmacı, pandeminin ortasında, dondurucu soğukta çok kötü koşullar altındaki kamplarda ya da açık havada hayatta kalma mücadelesi veriyor. Gazeteciler bu yüzden AB’yi sert bir dille suçluyor ve okurlarını ivedilikle dayanışma göstermeye çağırıyor.

Medya organları birkaç hafta önce AB Sınır Koruma Ajansı Frontex’in Yunan sınır koruma görevlileri tarafından yapılan yasadışı geri itme vakalarını gizlemekle kalmadığını, aynı zamanda buna aktif olarak katıldığını da ifşa etmişti. Avrupa parlamenterleri Frontex Direktörü Leggeri’nin istifasını istiyor. Ancak yorumcular skandalın bazı kişilerin işlediği suçları aştığını düşünüyor.

AB stratejisinin adı, ölümüne yıldırmak

Sosyolog Jean Ziegler ve Yeşiller Partisi’nden Ilias Panchard, İsviçre’nin Tages-Anzeiger’de yayımlanan yazılarında AB’yi müstehzi bir hesapçılıkla suçluyor: “BM Yüksek Komiserliği’nin kurduğu barınakların çoğu zemini olmayan, içlerinde ısıtıcı bulunmayan yazlık çadır. Şebeke suyu yok. Günde bir kez verilen yemek, sıklıkla yenecek gibi değil. … Von der Leyen’in Ege’deki Yunan adalarında yaptığı, ölümüne bir yıldırma stratejisi. Eziyet görmüş insanları savaşın, işkencenin ve yıkımın çölleştirdiği vatanlarını terk etmekten alıkoymaya çalışıyor von der Leyen. … İnsan hakları, medeniyetin bir kazanımıdır. … Ne sayılara dökülebilir, ne kısıtlanabilir ne de seçici olarak uygulanabilirler. … Resmi ve gayriresmi kamplar derhal boşaltılmalıdır.”

Frontex direktörü bahane peşinde

Yunanistan’dan Efimerida ton Syntakton, Frontex direktörünün, aralık ayı başında Avrupa Parlamentosu önündeki ifadesini inceliyor: “Bay Leggeri, yaptırdığı incelemelerin, Frontex’in yasadışı iade operasyonlarına katılmadığı yönünde sonuç verdiğini ileri sürdü. Ancak Leggeri’nin bu konudaki açıklamaları, Frontex’in Avrupa sınırlarındaki rolü konusunda mevcut kuşkuları bertaraf etmeye yetmedi – özellikle de geçtiğimiz yıllarda Frontex’in baskın gücünü eleştiren ve bu kurumun denetimi ve hesap verebilirliği için somut teminatların yanı sıra temel haklara saygı gösterilmesini talep edenlerin gözünde.”

AB hukuku yerine orman kanunu

Sosyal bilimler uzmanı Sami Naïr, İspanyol El País‘deki yazısında AB’yi keskin bir dille eleştiriyor: “Burada söz konusu sadece insan hakları ihlali değil, aynı zamanda AB’nin denetim mekanizmalarının hukuka mugayir davranışı olduğundan, AB’nin kimliği ve temel değerleri de riske atılmış oluyor. … Frontex’in kuruluş amacı nihayetinde kıtaya gelenleri, AB’nin uluslararası hukuk uygulamalarına katı bir bağlılıkla filtrelemekti, Vahşi Batı’da adet olduğu üzere orman kanununu geçerli kılmak değil.”