Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici, eski Çevre Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın kendi dönemine ait ‘imalı’ açıklamasının, Hamza Yerlikaya’nın sahte diploması ile ilgili haberlerin ve Volkswagen’in Türkiye’de ki şirketini tasfiye ettiğinin iktidar medyası tarafından haber olmamasını değerlendirdi.
“Erdoğan Bayraktar’ın ima dolu paylaşımı da haber olamadı iktidar medyasında, Hamza Yerlikaya’nın sahte diploması, İzmir’de 2 AKP’linin istismardan tutuklanması da. Propaganda yapmakla kalmıyor gerçekleri gizliyorlar! İ
“Sabah, Hürriyet ve diğerleri Volkswagen Manisa’da şirket kurduğunda 2019’da manşetten gördü ama şirket tasfiye edilince bugün tek satır yazmadılar! Sonra da iktidar medyasından bir yazar “Böyle gazeteciliğin içine” diyebildi! “
Bildirici’nin yazısı:
Volkswagen, Türkiye’de yatırım yapmaya karar vererek Manisa’da şirket kurduğunda haber gazetelerin ilk sayfalarındaydı.
En geniş duyuran da Sabah gazetesiydi. 3 Ekim 2019 tarihli Sabah’ın sürmanşetten yayımladığı haberin başlığı, “Dev yatırımda işlem tamam” dı. Otomotiv editörü Ufuk Sandık imzalı “VW’nin Manisa’da 943.5 milyon TL’lik bir şirket kurduğu” haberine ekonomi bölümünde de tam sayfa ayrılmış, VW’nin Türkiye’de yatırım kararını ilk duyuran gazete olmakla övünülüyordu:
“İlk kez SABAH’ın duyurduğu 1.3 milyar euroluk dev yatırımda ilk adım atıldı. Alman otomotiv devi Volkwagen, fabrika yatırımı için seçtiği Manisa’da şirket kurdu. Volkswagen, 20 yıl sonra Türkiye’ye sıfırdan gelen en büyük otomotiv yatırımını yapacak.
Volkswagen’ın yatırım haberlerini Türkiye, SABAH’ta okudu. Yatırımla ilgili ilk haber 11 Aralık 2018 tarihinde yayımlandı. Haberde, VW’nin dev yatırım için Bulgaristan, Romanya ve Türkiye’yi düşündüğünü, ancak Türkiye’nin önde olduğu bilgisi yer aldı.
26 Haziran 2019’deki haber ‘Volkswagen’den dev yatırım’ başlığıyla yayımlandı. VW CEO’su Herbert Diess’in, Başkan Recep Tayyip Erdoğan ile Ankara’da yaptığı görüşmeden sonra kararın kesinleştiği yazıldı. Ayrıca fabrika için Manisa’nın seçildiği belirtildi.”
Volkswagen’in Manisa’da şirket kurduğu haberi 3 Ekim 2019 günü sadece Sabah’ta değil, diğer gazete ve internet sitelerinin de manşetlerindeydi. Hürriyet, “Manisa’ya dev yatırım”, Milliyet “Hayırlı işler”, Akşam, “Volkswagen Manisa’da şirket kurdu”, Türkiye “Ekonomide eylül bereketi”, Yeni Şafak “Volkswagen Türkiye’de”, Dünya “VW Türkiye’de şirketini kurdu üretim 2022’de” ve Cumhuriyet “VW şirketi kurdu Yatırım Türkiye’ye” başlıklarını atmışlardı.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, şirket kurmasının ardından Volkswagen’e jest olarak kurmaylarına “bundan sonra kamuda kullanılan araçlarda da Passat tercihinin öne çıkarılması” talimatı verdiği haberleri de yayımlanmıştı.
İktidar yanlıları şirketin kapandığını yazamadı
Fakat bir süredir Volkswagen’in Türkiye’de yatırım yapma kararını askıya aldığı ve Slovakya’da fabrika kuracağı haberleri geliyordu. Nitekim Volkswagen, Manisa’da kurduğu şirketi tasfiye etme kararı aldı ve tasfiye ilanı Manisa Sicil Gazetesi’nde dün yayımlandı. Böylece Volkswagen’in Türkiye macerası başlamadan bitmiş oldu.
Peki, Volkswagen’in Türkiye’de fabrika kurma girişimini ilk sayfadan defalarca haber yapan medya kuruluşlarının bu maceranın bittiğini de okurlarına, izleyicilerine duyurması gerekmez mi? Elbette gerekir. Objektif gazetecilik ve okura karşı sorumluluk Volkswagen’in şirketi tasfiye ettiğinin de haber yapılmasını zorunlu kılar.
Volkswagen’in şirket kurması büyük haberse, şirketi kapattığı da haberdir. Ama şirket kurulduğunu 3 Ekim 2019’da ilk sayfadan duyuran gazetelerden sadece Cumhuriyet, Volkswagen’in şirketi kapattığını ekonomi bölümünde, Dünya gazetesi ise internet sayfasında duyurdu. Şirketin tasfiye edildiğini bugün en geniş veren gazeteler Birgün ve Gazete Pencere oldu.
Tahmin edersiniz ki, başta Sabah olmak üzere iktidar yanlısı medya şirketin kapandığı haberini okurlarına ve izleyicilerine duyurmadı. Bugün yayımlanan Sabah, Hürriyet, Milliyet, Akşam, Türkiye ve Yeni Şafak gazetelerinde Volkswagen’in şirketi tasfiye etmesiyle ilgili tek satır bile yoktu. Hatta internet sitelerinde bile kullanılmamıştı bu haber.
İktidar yanlısı medya, Volkwagen’in Türkiye’den çekilme kararını okur ve izleyicilerinden gizledi.
Bayraktar’ın “horoz”lu paylaşımını da görmediler
Kuşkusuz bu medya kuruluşlarının bugün otosansür uyguladıkları tek olay, Volkwagen’in Türkiye’de fabrika kurmaktan vazgeçmesi değil.
Eski Şehircilik ve Çevre Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın sosyal medya hesabından AKP’deki bazı kişileri hedef alan dünkü paylaşımı haber değeri taşıyordu. Çünkü eski bakan Bayraktar, 17-25 Aralık sürecinde rüşvet ve usulsüzlük iddialarına muhatap oldukları için istifa ettirilen dört bakandan biriydi. Bayraktar, aradan yıllar geçtikten sonra imalarla yüklü mesaj veriyordu:
“Biz ilçe teşkilatlarında çalışarak, elektrik direklerine bayrak asarak partili olduk. Sonunda mancınıkla atıldık. Siz ise; zekanız, eğitiminiz ve Babanız sayesinde bizlere horozluk yaptınız. Şimdi ise ‘Parti’ nizin başındasınız. Tıpkı ateşin üstündeki kazan gibi. Hadi bakalım, hadi!”
Bayraktar’ın bu sözlerini bugünkü Sözcü gazetesi yerinde bir kararla manşetten gördü. “AKP treninden inenler bir bir konuşmaya başlıyor: Babanız sayesinde horozluk yaptınız.”
Volkswagen’in şirket kapatmasında olduğu gibi, iktidar yanlısı medya Bayraktar’ın AKP içindeki çekişme ve huzursuzluğu dışa vuran paylaşımını da görmezden geldi. Sabah, Hürriyet, Milliyet, Akşam, Yeni Şafak gibi medya kuruluşları ne basılı gazetelerinde ne de internet sitelerinde yayımlamadı bu haberi.
Hamza Yerlikaya’nın sahte diploması
İktidar yanlısı gazeteler, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı, Gençlik ve Spor Bakan Yardımcısı, Vakıfbank Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı, eski AKP milletvekili ve eski güreşçi” Hamza Yerlikaya ile ilgili haberlerde de aynı tavrı sürdürüyorlar. Bu medya kuruluşları, Cumhuriyet gazetesinin ortaya çıkardığı Hamza Yerlikaya’nın lise diplomasının sahte olduğuna dair mahkeme kararını hiç yayımlamadılar.
Garip ama AKP sözcülerinin Yerlikaya’nın sahte diploması hakkındaki savunmalarını da mahkeme kararından söz etmeden haber yaptılar. Hamza Yerlikaya son olarak Bakırköy 1. Sulh Ceza Hakimliği’ne başvurarak lise diplomasının sahte olduğunu ilişkin 125 habere, “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle erişim engeli kararı aldırdı.
İktidar yanlısı medya kuruluşlarının ne basılı gazetelerinde ne de internet sitelerinde yayımlandı bu erişim engellemesi kararı da.
“Böyle gazeteciliğin içine!”
Hikmet Genç, bugün Akşam gazetesindeki “Böyle gazeteciliğin içine” başlıklı köşesinde CHP’li bazı isimlere yönelik taciz ve tecavüz haberlerine değiniyor; “CHP yanlısı dernek, kurum ve vakıfların bu iddiaları görmezden geldiğini” öne sürüyor. Sonra da şöyle diyor:
“Peki ya gazeteciler? Tamam yandaşsın da onca taciz tecavüz vakası çıktı ortaya. Ulan ‘ilaç niyetine’ bir cümle etmez mi insan? Hani nerede halkın vicdanı olmak? Haber alma özgürlüğü.”
Bir noktada çok haklı. Taciz ve tecavüz iddiaları nereden gelirse gelsin ve kiminle ilgili olursa olsun medyanın aynı kriterlerle değerlendirmesi gerekir. Ben bu konuda daha önce de yazmış bu görüşümü dile getirmiştim.
Ama maalesef medya kuruluşları bütün taciz ve tecavüz iddialarına eşit kriterlerle yaklaşmıyor. Hikmet Genç her ne kadar “CHP yanlısı gazetecileri” suçlasa da asıl olarak iktidar yanlısı medya CHP’ye ilişkin taciz ve tecavüz iddialarını manşetlerden düşürmezken AKP ve yakın çevresiyle ilgili iddiaları görmezden geliyor.
Ensar Vakfı’nda yaşanan küçük çocukların cinsel istismarı, AKP Milletvekili Şirin Ünal’ın evinde çalışan Nadira Kadirova’nın garip intiharı, Batman ve Şırnak’ta iki uzman çavuşun adının karıştığı tecavüz vakaları gibi örnekler sıralayabilirim.
Propaganda ve gerçekleri gizleme
Hatta son olarak 18 Aralık’ta İzmir’in Kemalpaşa ilçesinde AKP İlçe Yöneticisi Dursun Ali İnce üvey çocuğuna cinsel istismarda bulunduğu, bir başka parti yöneticisi Nihat Boytepe de trans arkadaşının ölümüne neden olduğu iddiasıyla tutuklandı.
Bu haberleri ne Hikmet Genç’in de yazdığı Akşam gazetesinde ne de diğer iktidar yanlısı medyada görebildik. Yine de Hikmet Genç gibi yazarlar, kendi gazetelerine, internet sitelerine bakmadan “Böyle gazeteciliğin içine” diye yazabiliyorlar!
Halbuki önyargılı ve takıntılı olmayan her insan, içinde bulundukları medya kuruluşlarının propaganda ve gerçekleri gizleme işlevi yerine getirdiğini rahatlıkla görebilir. İktidarın her faaliyetini sorgusuz sualsiz alkışlıyorlar ama işler kötü gittiğinde görmezden geliyorlar…
Volkswagen’in Manisa’daki şirketi tasfiye etmesine, eski Bakan Erdoğan Bayraktar’ın mesajına ve Hamza Yerlikaya’nın sahte lise diploması haberlerine otosansür uygulayanların işlevi gazetecilik olabilir mi?