Yunanistan’ın Oruç Reis gemisinin bulunduğu bölgenin kendi kıta sahanlığı alanı olduğu iddialarına Türkiye Dışişleri Bakanlığı İkili Siyasi İşler ve Denizcilik-Havacılık-Hudut Genel Müdürü Büyükelçi Çağatay Erciyes, sosyal medya hesabından paylaştığı haritalarla yanıt verdi.
Çağatay Erciyes’in İngilizce olarak paylaştığı haritalardaki ifadelerin Türkçe karşılıkları şöyle:
Yunanistan’ın Türk ana karasına sadece 2 kilometre uzakta olan 10 kilometrekare yüzölçümündeki Meis Adası’nın kıta sahanlığını iddia ederek Akdeniz’de 40 bin kilometrekarelik bir alana sahip çıkmaya çalıştığını kaydeden Erciyes, haritada bu adanın Yunan ana karasına uzaklığının 580 kilometre olduğu bilgisini de paylaştı.
Erciyes, Twitter mesajında, “Bu maksimalist iddia uluslararası hukuka uygun değildir. Eşitlik ilkesine de aykırıdır,” ifadelerini de kullandı. Türk diplomat, Yunanistan’ın 10 kilometrekarelik bir ada sayesinde 40 bin kilometrekarelik bir deniz yetki alanı elde etme çabasının hukuk felsefesine aykırı olduğunu da kayda geçirdi.
Erciyes’in yayımladığı bir başka harita ise Oruç Reis gemisinin sismik çalışmalarını yürütmesi için yayınlanan NAVTEX’in sınırlarını gösteriyor. Alanın güney sınırının Türkiye ile Mısır arasındaki ortay hata dayandırıldığı, böylece Ankara-Kahire arasında bir sorunun çıkmamasına özen gösterildiği bu haritadan anlaşılıyor.
Haritada, Yunanistan-Mısır deniz sınırını belirleyen anlaşma “sözde anlaşma” olarak tanımlanırken, Ankara’nın Türkiye Petrolleri’ne Girit ve Rodos adalarının hemen doğusunda kalan bölgede verdiği lisans alanları da ayrıntılı şekilde çizildi.
Hakkaniyet ilkesi
Büyükelçi Erciyes’in paylaştığı haritalardan Yunanistan’ı en çok rahatsız ettiği düşünülenin Ege Denizi’ni Saros Körfezi’nden aşağı çekilen bir medyan hattıyla ikiye bölen ve ortaya çıkan bölgeleri Doğu Ege ve Batı Ege olarak tanımlayan harita olduğu kaydediliyor.
Haritanın yanına bir açıklama koyan Erciyes, “Deniz yetki alanları hakkaniyet ilkesine göre belirlenmelidir. Hakkaniyet için iki faktör yüksek önemdedir: Oransal kıyı uzunluğu ve adaların varlığı” diyerek şu 3 konuda bilgilendirme yaptı.
“Daha uzun kıyı şeridine sahip olan ülke, daha fazla deniz yetki alanına sahip olmalıdır. Doğu Akdeniz’de en uzun kıyı şeridine sahip olan ülke olduğumuz vurgusunu bu nedenle yapıyoruz. (1792 kilometre)
“Hakkaniyet ilkesini bozan adalara deniz yetki alanı verilmemelidir. (Kıta sahanlığı/Münhasır Ekonomik Bölge). Doğu Akdeniz’deki deniz sınırlarımızı bu ilkeye uygun olarak tanımladık.
“Türkiye ve Yunanistan anakaralarına eşit uzaklıkta bir hat çizildiğinde, o hattın doğusunda kalan tüm Yunan adaları hakkaniyet ilkesini bozmaktadır. Türkiye, bu nedenle, bu adalara kıta sahanlığı/münhasır ekonomik bölge verilmemesi gerektiğini savunmaktadır.
“Bu pozisyon, uluslararası mahkemelerin verdiği birçok yargı kararı ve devlet uygulamalarıyla desteklenmektedir.”
Adaların konumu
Büyükelçi Erciyes’in paylaştığı haritada yer alan hattın doğusunda, aralarında Midilli, Rodos, Sisam gibi irili ufaklı yüzlerce Yunan adası bulunuyor.
Hat, Girit adasının da ortasından geçiyor ve bu adanın kıta sahanlığı alanını Batı kıyılarıyla sınırlandırıyor.
Ankara, böylece, Yunanistan’ın uluslararası sözleşmelerden kaynaklanan haklarının haritaya nasıl yansıdığını, Yunan ana karasından yüzlerce kilometre uzakta olan adaları aracılığıyla nasıl maksimalist bir politika izlediğini daha somut ve net şekilde uluslararası kamuoyunun dikkatine getirmeye çalışıyor.
Meis örneğinde olduğu gibi bu durumun Türkiye aleyhine büyük haksızlık yarattığını ortaya koyan Ankara’nın, bundan sonraki süreçte Yunan adalarının konumu üzerinden politikasını ve tezlerini kuvvetlendirmeye çalışacağı değerlendiriliyor.