Polonya’da iktidarda olan aşırı muhafazakârlar, “Katolik aile geleneklerine aykırı” olduğu gerekçesiyle İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmeye hazırlanıyor. Bu, Avrupa’da bir ilk.
DW’den Kayhan Karaca’nın haberine göre, Polonya’da aşırı muhafazakâr iktidar, kadına yönelik ve aile içi şiddetle mücadele konusunda Avrupa devletleri tarafından ortaklaşa hazırlanmış ilk ve tek hukuksal enstrüman olan İstanbul Sözleşmesi’ni fesh etmeye etmeye hazırlanıyor.
Polonya Adalet Bakanı Zbigniew Ziobro, ülkesinin sözleşmeden çekilme sürecini 27 Temmuz Pazartesi günü başlatacağını bildirdi. Ziobro, “ideolojik unsurlar içerdiğini” iddia ettiği sözleşmeyi, “okullarda çocuklara toplumsal cinsiyetin öğretilmesini zorunlu kıldığı” gerekçesiyle “zararlı” gördüklerini söyledi. Ziobro, Adalet Bakanı olmadan önce de sözleşme için “feminist lobinin eşcinsel ideolojiyi meşru kılma hedefiyle icat ettiği bir belge” ifadelerini kullanmıştı.
Çalışma Bakanı Marlena Maciag da geçen hafta ülkedeki aşırı Katolik bir TV kanalına yaptığı açıklamada sözleşmeyi feshi ihbar etmeye hazırlandıklarını söylemişti.
Katolik lobi
Polonya’da iktidardaki Hak ve Adalet Partisi (PiS), kendisi gibi aşırı muhafazakâr koalisyon ortaklarıyla beraber, İstanbul Sözleşmesi konusunda Katolik Kilisesi’yle aynı çizgide hareket ediyor. Sözleşmenin “Polonya’nın Katolik aile değerlerine aykırı olduğunu” savunuyor.
Bu partiler ve Katolik Kilisesi’nin desteğiyle geçtiğimiz günlerde az farkla da olsa yeniden devlet başkanı seçilen Andrzej Duda, seçim kampanyası sırasında sözleşme aleyhinde açıklamalarda bulunmuştu.
Karar Polonya’da protesto edildi
Polonya’da iktidarın İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı, başta başkent Varşova olmak üzere ülkedeki birçok kentte çoğu kadın binlerce kişi tarafından protesto edildi. Protestocular ellerinde “PiS kadınlar için cehennem” dövizli pankartlar taşıdı.
Avrupa Konseyi kaygılı
Polonya’nın sözleşmeden çekileceğini ilan etmesi, sözleşmenin hazırlandığı Avrupa Konseyi’nde kaygıyla takip ediliyor. Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Marija Pejcinovic Buric, “Polonya’nın İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmemesi gerektiğini” bildirdi. Konuya ilişkin yazılı açıklama yapan Genel Sekreter, Polonya hükümetinden gelen açıklamaları “alarm verici” bulduğunu saklamadı. Açıklamasında, “İstanbul Sözleşmesi, kadına yönelik ve aile içi şiddetle mücadele için Avrupa Konseyi’nin uluslararası ana antlaşmasıdır. Sözleşmeyle ilgili kavram yanılgıları veya yanlış anlaşılmalar var ise yapıcı bir diyalog içinde bunları netleştirmeye hazırız. İstanbul Sözleşmesi’ni terk etmek son derece üzücü ve Avrupa’da kadınların şiddete karşı korunmasında geriye doğru atılmış büyük bir adım olacaktır” ifadelerini kullandı.
Avrupa Konseyi, Polonya’nın sözleşmeden çekilmesinin başka Avrupa ülkeleri için örnek oluşturma olasılığından da çekiniyor. Özellikle Orta ve Doğu Avrupa’da iktidarda olan popülist ve muhafazakâr hükümetlerin benzer bir girişimde bulunma olasılığından söz edilmekte.
Avrupa Konseyi üyesi olup sözleşmeyi henüz imzalamamış sadece iki ülke var: Rusya ve Azerbaycan. Sözleşmeyi imzalamış olup henüz onaylamamış ülkeler ise Bulgaristan, Çekya, Macaristan, Ermenistan, Letonya, Litvanya, Lihtenştayn, Moldova, Slovakya, Ukrayna ve Birleşik Krallık.
Bu devletlerin sözleşmeyi imzalamama ya da imzalasalar da onaylamama nedenleri büyük ölçüde iktidardaki popülist-muhazafakâr hükümetlerin siyasi hesaplarından veya kilisenin baskısından kaynaklanıyor. Bulgaristan’da Anayasa Mahkemesi, “Bulgar anayasası ile uyuşmuyor” gerekçesiyle 2018 yılında sözleşmenin onay sürecini askıya aldırdı. Slovakya’da ise parlamento 2019 yılında sözleşmenin onaylanmasını reddetti. Çekya ve Baltık ülkelerinde Katolik Kilisesi onay sürecine karşı lobi yapıyor.
Polonya, 2012’de sözleşmeyi imzalarken “Polonya anayasasının ilke ve hükümlerine göre uygulayacağını” bildiren bir deklarasyonda bulunmuştu. Hırvatistan, Litvanya ve Letonya da Avrupa Konseyi’ne benzer deklarasyonlar ilettiler. Avusturya, Finlandiya, Hollanda, Norveç, İsveç ve İsviçre ise Polonya’nın deklarasyonunun sözleşme ile uyumlu olmadığını belirten bir itiraz deklarasyonu yayımladı.
Tam açılımı “Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi” olan belge, Mayıs 2011’de İstanbul’da imzaya açıldı. Kadın hakları açısından uzman kuruluşların “altın standart” olarak tanımladıkları sözleşmenin İstanbul’da imzaya açılması için olağanüstü çabalayan Türkiye, belgeyi ilk imzalayan ve ilk onaylayan devlet olarak tarihe geçti.
Polonya sözleşmeyi feshi ihbar ederse, onlarca yıl sonra ilk defa bir Avrupa devleti bir Avrupa Konseyi sözleşmesinden çekilmiş olacak. Avrupa’da demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü ilkelerinin yaratıcı ve koruyucusu olan Avrupa Konseyi’nde bu durum “insan hakları sistemi açısından ürkütücü senaryo” olarak değerlendiriliyor.