21 Kasım 2024 Perşembe
Ege’de çatışma olur mu? – Zeynel Lüle’nin yazısı

Ege’de çatışma olur mu? – Zeynel Lüle’nin yazısı

Şimdi düşünelim…

Yüzölçümü 10 kilometrekare olan, Anadolu’ya 2 km., Yunan
anakarasına ise 580 km. uzaklıkta olan bir adanın 40 bin
kilometrekare genişliğinde kıta sahanlığı alanı yaratması uluslararası
hukuka uygun mudur? Kaş’ın tam karşısındaki Meis adasından söz
ediyorum.

Yunanistan, 1974’ten bu yana Türkiye ile arasında tek anlaşmazlığın
‘kıta sahanlığının belirlenmesi’ olduğunu belirtiyor ve bu
anlaşmazlığın Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanı’nda çözülmesi
gerektiği görüşünü savunuyor. Ancak durumu bir türlü bu mahkemeye
götürmüyor. Hatta ‘Münhasır Ekonomik Alanlarına’ (MEB) sahip
olduğunu belirtiyor fakat, bu kıta sahanlıklarının koordinatlarını
BM’ye bildirmiyor. Sadece Türkiye’nin BM’ye bildirdiği kıta
sahanlıklarının koordinatlarına itiraz etmekle yetiniyor.
Yunanistan acaba neden sorunu Lahey Adalet Divanı’na götürmüyor
ve neden kıta sahanlıklarıyla ilgili tezlerini resmi olarak BM’ye
bildirmiyor?

Bu tamamen, “Karasularını 12 mile uzatma hakkını saklı tutmak
istemesinden” kaynaklanıyor. Çünkü, Türkiye 12 Eylül askeri darbe
sorunlarıyla uğraşırken Yunanistan, 1982 tarihli BM Deniz Hukuku
Sözleşmesi’ni imzaladı ve bu karasularını 12 mile uzatma hakkını
kendince ilan etti.

Türkiye ise bu sözleşmeyi hem imzalamadı, hem de 12 mile yönelik
bir Yunan adımı olması halinde bu durumu ‘casus belli’ yani ‘savaş
nedeni’ olarak sayacağını TBMM kararıyla resmi olarak duyurdu.
İşte bugün yaşananlar, aslında hala Türkiye ile Yunanistan arasında
yıllardan beri çözülememiş ve ‘gri alanlar’ olarak görülen kara
sularındaki hareketlerdir. İki taraf kendi tezlerine uygun hareket
etmesi halinde gerginlikler yaşanıyor ve çatışma olasılığı doğuyor.
Türkiye ayrıca, Yunanistan’ın Doğu Ege Adaları’nı, 1923 Lozan
Antlaşması ve 1947 Paris Antlaşması hükümlerine aykırı şekilde silahlandırdığına dikkat çekiyor.

Ancak öyle görünüyor ki Yunanistan adaları silahlandırmayı sürdürüyor.
İki gün önce yaşananlar ise iki ülke ilişkilerini yeni bir ‘gerilim’
noktasına getirdi. Türkiye, sismik araştırma gemisi ‘Oruç Reis’ ile
yapacağı sondaj faaliyetleri kapsamında. Meis adası çevresinde
‘denizcilik uyarı notu’ olarak bilinen NAVTEX ilan etti. Bu durum
Yunanistan’da tepkiyle karşılandı. Deniz Kuvvetleri Seyir Hidrografi
ve Oşinografi dairesi Meis ve Rodos arasında kalan bölge için 21
Temmuz-2 Ağustos tarihleri arasında geçerli olmak üzere Navtex
mesajı yayınladı. Seyir duyurusunda bu bölgede Oruç Reis, Ataman
ve Cengiz Han gemilerinin sismik araştırma yapacağı ilan edildi.
Tabi bu durum ciddi bir gerginlik yarattı.

Gelen bilgilere göre Yunan donanması teyakkuza geçti ve Ege’nin
belirli bölgelerinde konuşlandı. Türkiye’nin bölgedeki faaliyetlerini
‘yasa dışı’ ilan eden Yunanistan da Navtex ilan etti. Bizzat Almanya
Başbakanı Angela Merkel devreye girdi ve iki taraf arasındaki bu
gerginliği azaltıcı girişimde bulundu. Yani ‘arabulucu’ rolü üstlendi.
İki ülke arasındaki en temel sorun Ege Denizi üzerindeki iktidar
mücadelesi. Ege Denizi’ndeki krizlere ek olarak, Türkiye’nin Doğu
Akdeniz’de petrol ve gaz bulma çabaları ve Libya ile imzaladığı
“antlaşma’’ gerginliği en üst seviyeye getirdi.

Yunanistan ile Türkiye arasında bir çatışma yaşanabilir mi? Her iki
ülke de NATO üyesi. Söylenen o ki, 1996’da ki ‘Kardak’ krizinden bu
yana en büyük kriz yaşanmakta…

O dönemde ABD devreye girmişti, şimdi ise bu rolü Almanya
üstlenmiş görünüyor. Öyle ki, Alman Bild Gazetesinin iddiasına göre
18 Türk savaş gemisinin bölgeye gelmesini bizzat Merkel engelledi.
Gazete, Türkiye ve Yunanistan arasındaki krizin, 1962 Küba krizinden
sonra en büyük kriz olduğunu yazdı.

Türkiye ile Yunanistan arasındaki sorunlar öyle derin ve
‘çözümsüz’ki, bir kıvılcım geri dönülmez tahribat yaratabilir. Önceki
gün olası bir çatışmayı Merkel engelledi ama, her zaman bu mümkün
mü?

İşte bilinmeyen bir soru…