25 Kasım 2024 Pazartesi
101’inci yılında 19 Mayıs…

101’inci yılında 19 Mayıs…

Atatürk’ün Samsun’a çıkarak dört yıl sürecek olan Kurtuluş Savaşını başlatmasının 101’inci yıl dönümü bu yıl Covid-19 salgınının gölgesinde, meydanlar yerine dijital ortamlarda kutlanıyor.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu için bir mihenk taşı olan bu tarihi hazırlayan dönemin koşulları; toplumsal ve siyasi dinamikleri bilmek, 1919’dan bugüne gelen kazanımların anlaşılması için de ışık tutuyor.

Anadolu’da halk direnişleri

Sürecin kısaca arka planına bakmak gerekirse; Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı’ndaki yenilgisini saptayan ve 30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Mütarekesi sonrasında Anadolu’nun birçok bölgesi düşman işgaline uğramıştı ve halk bu işgallere karşı direniş gösteriyordu.

Galip devletlere gerekli gördükleri yerleri işgal etme hakkı tanıyan Mondros Mütarekesi’nin yedinci maddesi karşısında, Anadolu ve Trakya’da sivil halk tarafından Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri toplanıyordu.

13 Kasım’da Birinci Dünya Savaşı’nın galibi İtilaf Devletleri’nin donanmasının Boğazlar üzerinden İstanbul’u işgal etmesi üzerine Mustafa Kemal Paşa, tarihe kazınacak o ünlü sözünü söyleyecekti: “Geldikleri gibi giderler.”

İtilaf Devletleri’nin Anadolu’da birçok noktayı işgal ettiği bir ortamda 9. Ordu müfettişi olarak Samsun’a olayları yerinde gözlemleyip önlem almak üzere gönderilen Mustafa Kemal Paşa’ya geniş yetkiler verilmişti.

Bir millet uyanıyor

Ancak, bağımsız ve ulusal egemenliğe dayalı yeni bir devlet kurulması gereğine inanan Mustafa Kemal Paşa’nın Milli Mücadele’yi örgütlemek için 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkışı, kendisinin ifadesiyle “bir milletin uyanmasını” tetiklemiş oldu.

Ardından 21 Haziran’da Amasya Genelgesi’nin yayımlanması, İngiliz işgal yönetiminin baskısı altındaki İstanbul hükümeti ile ilişkilerin gerilmesi, ardından da Erzurum ve Sivas kongreleriyle birlikte işgalci güçlere karşı halkın desteğiyle başlayan Kurtuluş Savaşı.

Amasya Genelgesi ile Erzurum ve Sivas kongrelerinde alınan kararlar, milletin bizzat kendi azmiyle ve sivil halk unsurlarıyla ulusal egemenliğin sağlanacağının altını çizmiş oldu.

Birinci Meclis kuruldu

Mustafa Kemal Paşa ise 9 Temmuz itibariyle askerlik görevinden istifa edip bu mücadele sürecini sivil bir unvanla yürüttü. Tüm süreç Ankara’da 23 Nisan 1920’de kurulan Birinci TBMM tarafından yönetildi.

Marmara Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi tarih bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Ali Satan, geçtiğimiz yıl bu konuda euronews Türkçe’ye verdiği demeçte, Atatürk’ün Samsun’a çıkışını hazırlayan dönemin koşulları arasında birkaç gelişmeye dikkat çekiyor:

“Osmanlı İmparatorluğu merkezinde öncelikle askeri bürokrasi ve fakat onlarla sınırlı kalmayan etkin çevrelerde Mütareke’den beklenen “haysiyetli barış” umudu kaybedilmişti. Anadolu’da ve İstanbul’da Mütareke’ye aykırı işgaller diplomasi ile netice almanın mümkün olmadığı kanaatini güçlendirmiştir.”

Dolayısıyla, Satan’a göre, Nisan 1919’dan itibaren İstanbul’da “askeri seçenek” masaya yatırılmaya başlanmıştı ve bunun sonucunda Osmanlı Genelkurmayı, Sadaret/Başbakanlık ve Saray’ın onayı ile başta Mustafa Kemal Paşa olmak üzere pek çok değerli subay Anadolu’da görevlendirilmişlerdi.

“Özellikle Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a gönderilmesini kolaylaştıran bir gelişme ise bölgedeki Rum çeteler ile Türkler arasında asayiş sorununun yaşanması ve İngiltere’nin bölgede asayişin sağlanması için Nisan 1919’da Osmanlı devletine nota vermiş olmasıdır,” diyor Satan:

“Osmanlı Genelkurmayı bu notayı fırsata çevirerek Mustafa Kemal Paşa ve maiyetinde 55 kişiyi Samsun’a göndermiştir. Resmi görevi asayişi sağlamak, bölgedeki silahları toplamak iken Mustafa Kemal Paşa’nın asıl işi milli direnişi örgütlemektir.”

Tarihçi Satan, Atatürk’ün Samsun’a çıkış yolculuğunu şu şekilde aktarıyor:

“16 Mayıs 1919 Cuma günü Padişah Vahdettin ile cuma selamlığında son kez görüşüp veda eden Mustafa Kemal Paşa saat 16:00’da Bandırma Vapuruna binerek IX. Kolordu Müteffişlik karargahında görevlendirilen 55 kişi ile İstanbul’da ayrıldı. Zorlu ve endişeli bir yolculuktu. Ama vukuatsız tamamlanarak 19 Mayıs 1919 günü sabah 06:00’da Samsun’a ulaşıldı.”

Satan’a göre; Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’dan başlatıp Havza, Amasya, Erzurum, Sivas ve Ankara güzergahında gerçekleştirdiği eylemler Milli Mücadeleyi başlatmamış, ama Milli Mücadele fikrindeki bütün unsurları bir araya toplayabilmiş ve aynı hedefe yönlendirebilmiştir. Bu dinamikler de Milli Mücadelenin başarısını sağlayacaktır.

Satan; 19 Mayıs’ın yıldönümünde istiklal mücadelesine daha geniş açıdan ve bütün unsurlarıyla bakmak gerektiğini düşünüyor.

“Anadolu ve Trakya’daki sivil halk inisiyatifi, İstanbul’un desteği, din adamlarının katkısı yok sayılarak bir milli mücadele tarihi yazılamaz. Milli Mücadele bir rejim davası değil vatan müdafaasıdır. Millet vatanın, Padişah ve Halifenin düşman işgalinden kurtarılması büyük davası etrafında kenetlenmiştir. Rejim sorunu zafer sonrasının konusudur,” diye açıklıyor Satan.

Tarihçi Satan, Mustafa Kemal Paşa’yı Türk tarihinde ayrıcalıklı kılanın, Kurucu Cumhurbaşkanlığı yolunu açanın, bu yıllardaki askeri ve siyasi liderlik özellikleri olduğunun altını çiziyor:

“1919-1922 sürecinde iktidar İstanbul’dan Ankara’ya transfer olmuştur. Askeri zafer sonunda artık yeni Türkiye’nin veya Cumhuriyet rejiminin önünde bir engel kalmamıştır.”

Büyük Nutku’na Samsun’a çıkışıyla başlayan Ulu Önder, 19 Mayıs 1919 tarihini aynı zamanda kendi “doğum günü” olarak zikreder.