Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) gazetecilerin korunması konusunda Avrupa devletlerini uyaran bir karar aldı. Kararda özellikle Azerbaycan, Macaristan, Malta, Rusya ve özellikle Türkiye’deki duruma dikkat çekildi. Avrupa’da en fazla tutuklu gazetecinin Türkiye’de olduğu vurgulandı.
AKPM Sosyalist Grup üyesi İngiliz parlamenter Lord George Foulkes tarafından kaleme alınan “Avrupa’da Gazetecilerin Güvenliği ve Medya Özgürlüğü Üzerindeki Tehditler” başlıklı rapora göre, gazetecilere yönelik fiziki tehdit ve şiddet Avrupa genelinde artışta. Avrupa’da gazeteciler “işlerini yaptıkları için” öldürülüyor. Avrupa Konseyi Gazeteciler Platformu’na göre sadece 2018’de 6’sı Rusya, 5’i Ukrayna, 2’si Türkiye, 2’si Azerbaycan, 1’i Karadağ, 1’i de Sırbistan’da olmak üzere Avrupa’da 17 gazeteci öldürüldü.
Gazeteciler internet ve sosyal medyada taciz ediliyor, neo-faşist gruplar ve suç örgütlerinin saldırılarına maruz kalıyor. Rapora göre gazetecilere karşı işlenen suçları gerçekleştirenlerin çoğu cezalandırılmıyor, bu da devletlerin gazetecileri gerektiği gibi koruyamadığını gösteriyor. Siyaset ve yargı dünyası, gazetecileri korumak yerine, kendileri medya üzerinde tehdit, hatta başlıca ve günlük tehdit oluşturuyor”. Birçok Avrupa ülkesinde hakaret suçu, terörle mücadele, ulusal güvenlik, kamu düzeni, nefret suçu veya tarihle ilgili suçları düzenleyen yasalar “gazetecilerin gözünü korkutmak ve susturmak” için kullanılıyor.
Kabul edilen kararda Türkiye, “Avrupa’da en fazla gazetecinin tutuklu olduğu ülke” olarak tanımlanıyor. Ankara’ya “Ceza Kanunu (TCK) ve Terörle Mücadele Yasalarını gazeteciler ve basın organlarını susturmak için kullanmama, TCK’nın 299’uncu maddesini (Cumhurbaşkanına Hakaret) yürürlükten kaldırma, TCK 301’inci maddesini (Türklüğü, Cumhuriyeti, Devletin kurumlarını aşağılama) yürürlükten kaldırma veya değiştirme, terörle mücadele yasalarını ise Venedik Komisyonu önerileri temelinde gözden geçirme çağrısında bulunuluyor.
RTÜK’e internet yayınlarını denetleme yetkisi veren yönetmeliğin AİHM kararlarına saygı temelinde çalışması ve “ulusal güvenlik” gerekçe gösterilerek internete erişimin “keyfi ve gereksiz yere bloke edilmesini” engellemek için internet yasasının gözden geçirilmesi gerektiği belirtiliyor. Yargı reformu Stratejisi kapsamında gazetecilerin güvenliği ve ifade ve medya özgürlüğüne de odaklanılması gerektiğine vurguda bulunuluyor.