Hrant Dink cinayetinin üzerinden 13 yıl geçti. 19 Ocak 2007’de Agos gazetesinin önünde katledilen Hrant Dink’in 18 Şubat’ta 103. duruşması yapılacak . DW, duruşma öncesi Dink davasıyla ilgili geniş bir dosya hazırladı.
Dink davasında 2020 yılı ‘karar yılı’ olabilir. Ancak, Dink cinayetinin perde arkasındaki sorumluların kim olduğu hâlâ netleşmiş değil.
Türkiye’de haftalık olarak yayınlanan Ermenice-Türkçe gazete Agos’un kurucusu ve Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in gazete binasının önünde suikaste uğramasının üzerinden 13 yıl geçti. Cinayetin tetikçisi Ogün Samast ve azmettiriciler olarak gösterilen Erhan Tuncel ve Yasin Hayal birkaç gün içinde yakalandı. Aradan geçen 13 yılda görülen 102 duruşmada ise, onlarca devlet ve emniyet görevlisi hakim karşısına çıktı. Önce Ergenekon ile ilişkilendirilen cinayetin 15 Temmuz’dan sonra ise Gülen yapılanması tarafından tasarlandığı iddia edildi. Ancak gelinen süreçte, Dink cinayetinin perde arkasındaki sorumluların kim olduğu hâlâ netleşmiş değil. 2020 yılı içerisinde görülecek son duruşmalarla, 13 yıllık davada son kararın verilmesi bekleniyor. Türkiye’yi sarsan cinayetin gerçek faillerinin kim olduğu ise soru işareti olarak kalmaya devam ediyor.
Dink cinayetine ilişkin ilk iddianame cinayetten dört ay sonra, 20 Nisan 2007’de düzenlenmişti. Ardından Aralık 2007’de, Trabzon İl Jandarma Komutanlığı görevlileri hakkında bir iddianame daha düzenlendi. 2014 yılında ise İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, söz konusu iki davadaki isimlerin yeniden ifadelerinin alınmasını istemiş ve 2015 yılında da yeniden alınan ifadeler ve soruşturmalar ışığında yeni bir iddianame hazırlamıştı. 2017 yılına gelindiğinde ise, tüm bu iddianameler ışığında yürütülen davalar İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde sürdürülen Dink ana davasında birleştirilmişti.
103. duruşma 18 Şubat’ta
Dördü tutuklu, 77 sanığın yargılandığı davanın 103’üncü duruşması 18-20 Şubat tarihleri arasında İstanbul Çağlayan Adliyesi’ndeki 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılacak. Dink davasında gelinen aşamayı DW Türkçe’ye anlatan Dink Ailesi’nin avukatı Hakan Bakırcıoğlu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2015 ve 2017’de düzenlediği iddianamelerde pek çok önemli devlet görevlisinin yargılanmasının önünün açıldığını ve bu gelişmenin o dönemde kendilerini umutlandırdığını söylüyor. Ancak öte yandan, Başsavcılığın bazı isimlere ilişkin kovuşturmaya gerek olmadığına hükmettiğini, kendilerinin bu konudaki itirazlarının ise kabul edilmediğini anlatan Bakırcıoğlu, şöyle konuşuyor:
“Dink cinayetine giden süreçte yaşananlar, cinayetle çok bağlantılı. Yani Dink’e karşı linç kampanyasını örgütleyenlerin ve özellikle Dink’in Valilik odasında tehdit edilirken odada bulunanların soruşturulmaması, İstanbul ve Trabzon MİT Bölge Başkanlığı görevlileri hakkında iddianame düzenlenmemesi adaletin olması gerektiği gibi ortaya çıkmasını engelliyor. Dolayısıyla bugün devam eden yargılama, eksik süren bir yargılamadır. Bu haliyle çıkacak olan karar Dink cinayetini bütün yönleriyle aydınlatmayacaktır.”
“Nihai karar eksik kalacak”
Dink’e yönelik bir suikast planlandığına dair ilk bilgilerin cinayetten 11 ay önce Trabzon İl Emniyet Müdürlüğü’ne geldiğini, bununla birlikte Temmuz 2006’da Trabzon İl Jandarma görevlilerinin Yasin Hayal’in Hrant Dink’i öldürmeyi tasarladığını, ve bu amaçla silah temin etmeye çalıştığı bilgisine ulaştığını hatırlatan Bakırcıoğlu, “Dolayısıyla Hrant’ın öldürüleceği bilgisi hem Emniyet’te hem de Jandarma’da vardı. Ancak ne yazık ki bu somut bilgilere rağmen kimse harekete geçmedi” diye konuşuyor.
Dink ailesi ve avukatları 2016 yılında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın bazı isimler için verdiği takipsizlik kararı ve etkin soruşturma yapılmadığı gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvurmuştu. Ancak AYM, 28 Ağustos 2019 tarihli kararında Dink cinayeti soruşturmasında bazı kamu görevlileri için ek soruşturma yapılması talebini reddetmişti. “AYM’nin talebimizi ret etmesi, yanlış bir karar oldu” diyen Avukat Bakırcıoğlu, bu nedenle 2020’de tamamlanması beklenen Dink davasında ortaya çıkacak kararın adaleti tam olarak sağlamasının mümkün olmadığını söylüyor.
“Dink davası neden 13 yıldır sürüyor?”
Dink’in 23 Ocak 2007 tarihinde düzenlenen cenaze töreni, Türkiye tarihinin en büyük kitlesel anmasına dönüşmüştü. Ülkenin dört bir yanından gelen on binlerce insan, “Hepimiz Hrant’ız, Hepimiz Ermeniyiz” sloganlarıyla Dink’in naaşı eşliğinde Agos Gazetesi önünden Zeytinburnu Balıklı Ermeni Mezarlığı’na kadar yürümüştü. Türkiye toplumunda büyük etki bırakan cenaze töreni sonrasında bir araya gelen ve kendilerine “Hrant’ın arkadaşları” diyen insanlar, o günden beri her yıl 19 Ocak tarihinde Agos Gazetesi önünde buluşarak adalet talebini dile getirmeye devam ediyor. Hrant’ın arkadaşları bu yıl da 19 Ocak Pazar günü Agos Gazetesi’nin eski binası olan Şişli Halaskargazi Caddesi üzerindeki Sebat Apartmanı önünde bir araya gelecek.
DW Türkçe’ye konuşan “Hrant’ın arkadaşları”ndan Bülent Aydın, ilk günden bu yana Dink davası duruşmalarının neredeyse tamamına katılan isimlerden biri. Dink’i öldüren tetikçinin ve azmettiren iki ismin kısa süre içinde yakalanıp ceza almasına rağmen Dink davasının 13 yıldır devam ettiğine dikkat çeken Aydın, “Bu davanın neden 13 yıldır sürdüğünü merak ediyorsanız, lütfen Çağlayan Adliyesi’ndeki duruşmalara gelin. Ne kadar kapsamlı bir cinayet olduğunu göreceksiniz” diyor. Aradan geçen bunca yıla rağmen Dink davasının hâlâ gündemde tutulabilmesinde başta Dink ailesi ve avukatlarının mücadelesinin büyük rol oynadığını vurgulayan Aydın, “Geçen zaman içinde 4 kez mahkeme başkanı değişti, mahkeme heyetinden pek çok isim değişti, savcılar değişti. Her şeye rağmen Dink için adalet istemeye devam edeceğiz” diye konuşuyor.
“Hafıza Mekanı” 2019’da açıldı
Dink cinayeti ile toplumsal hafızada özel bir yer edinen Agos Gazetesi’nin İstanbul Şişli’deki eski ofisi 2019 yılında bir hafıza mekânına dönüştürüldü. Hrant Dink Vakfı tarafından hayata geçirilen hafıza merkezinin ismi, Dink’in “23,5 Nisan” başlıklı yazısına atfen “23,5 Hrant Dink Hafıza Mekanı” olarak belirlendi. Kurucusu ve genel yayın yönetmeni olduğu Agos Gazetesi’ni 1999-2007 yılları arasında bu ofisten yöneten Dink’in yaşamı ve gazetecilik serüveni, bu proje ile vücut bulmuş oldu. 17 Haziran 2019’da ziyaretçilere açılan Hafıza Mekanı’nın koordinatörlüğünü yürüten Nayat Karaköse, DW Türkçe’ye yaptığı açıklamada Hafıza Mekanı’nın kapılarını açtığı son altı ayda giderek artan bir ilgi karşılaştıklarını söylüyor.
“Yeni etkinlikler planlıyoruz”
Toplumun pek çok farklı kesiminden, farklı etnik ve dini kimliklerden insanların Hafıza Mekanı’nı ziyaret ettiğini anlatan Karaköse, “Hrant Dink Vakfı ile yolu hiç kesişmemiş insanlar mekanı gezdikten sonra ‘Türkiye’de ilk kez böyle bir yer görüyoruz’ diyorlar. Kafalarında sorularla gelip, yeni sorularla gidiyorlar. Bu bizim için çok kıymetli” diye konuşuyor. Pazartesi günleri hariç her gün açık olan Hafıza Mekanı’nda pek çok atölye çalışması ve etkinlik de yapılıyor. Düzenli olarak “Hrant Dink’in Odasından Ermeni Kültürüne Bakış”, “Nesnelerin Hafızası” gibi atölyelerinin devam ettiğini kaydeden Karaköse, “2020’de farklı yaş gruplarına yönelik etkinlikler planlıyoruz. Burayı yaşayan bir mekan haline getirmek en büyük amacımız” diye konuşuyor.
Aram Ekin Duran
(DW)