Biz Gazeteciyiz

Erdoğan: “AB ile ilişkileri rayına oturtmaya hazırız”

AW213862

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, AB Büyükelçileri ile buluştu. “Ülkemizin 60 yılı bulan üyelik süreci nasıl bizim için stratejik bir tercihse Avrupa Birliği’nin ülkemizi tam üyeliğe kabul etmesi de birliğin geleceği açısından ontolojik bir tercih olacaktır” diyen Erdoğan, “Brexit’le beraber artan belirsizlik ancak Türkiye’nin Avrupa ailesinde hak ettiği yeri alarak giderilebilecektir. Biz ülke olarak uzun vadeli bir bakış açısıyla olumlu gündem oluşturmak ve ilişkilerimizi rayına oturtmak için hazırız. Avrupalı dostlarımızın da aynı iradeyi sergilemesini bekliyoruz” ifadelerini kullandı.

Burada yaptığı konuşmasında Koronavirüs aşısına ilişkin de konuşan Erdoğan, “Farklı kaynaklardan temin ettiğimiz aşıları vatandaşlarımıza gönüllülük esasına dayalı olarak uygulamaya yakında başlıyoruz” dedi. Erdoğan yerli aşıya ilişkin de, “İnsan deneyi aşamasındaki yerli aşılarımızı, gerekli onayların ardından milletimizle birlikte tüm insanlığa sunacağız” ifadelerini kullandı.

Öte yandan Erdoğan Avrupa Birliği ülkelerine “Doğu Akdeniz’i bir rekabet alanı olmaktan çıkarıp bir iş birliği havzası haline getirmeliyiz” çağrısında bulundu. Erdoğan Fransa için de, “Kıbrıs’ta başarısız olmuş modelleri tekrar tekrar konuşmak yerine yeni ve gerçekçi alternatifleri tartışmamız gerekiyor. Akdeniz’de komşumuz olan Fransa ile ilişkilerimizi vizyonel bir yaklaşımla yeniden ele alarak gerilim hattından kurtarmak istiyoruz” mesajı verdi.

Doğu Akdeniz ve Kıbrıs meselesi

“Bazı üye ülkeler Türkiye ile ikili problemlerini Avrupa Birliği koridorlarında çözme çabasına girdi. Birlik dayanışması bahanesinin ardında sığınılarak Türkiye AB gündemi suistimal edildi. Bu yaklaşım bir yandan köklü münasebetlerimizi hedef alırken birliğin küresel güç olma iddiasını da zayıflatıyor. stratejik körlük olarak nitelendirdiğimiz bu tavrın en somut göstergesi Doğu Akdeniz ve Kıbrıs meselesidir. Türkiye ciddi haksızlıklara maruz kalmıştır. Oysa Türkiye Akdeniz’in en uzun kıyı şeridine bağlı ülkesidir. Hayata geçirdiğimiz enerji projeleriyle Avrupa’nın enerji arz güvenliğine önemli katkılarda bulunduk. Biz Doğu Akdeniz’de hakkımız olmayan bir şeyi talep etmiyoruz. Bölgede var olan hidrokarbon kaynakları konusunda ülkemizin ve milletimizin meşru menfaatlerini korumaya çalışıyoruz. Hiçbir geçerliliği olmayan maksimalist haritalar üzerinden ülkemizi n sahillerine hapsedilme girişimlerine itiraz ediyoruz.”

“Altını çiziyorum Türkiye, Akdeniz’de gerilimden değil, iş birliğinden ve hakkaniyetten yanadır. Akdeniz bizleri ayıran değil, hepimizi birbirimize yakınlaştıran, birleştiren, işbirliğimizi güçlendiren bir denizdir. Öyle de olmalıdır. Akdeniz Cezayir’den Mısır’a Filistin’den İsrail’e, Türkiye’den Yunanistan’a,İtalya’dan İspanya’ya kadar kadar tüm ülkeleri ve haklarıyla büyük ailemizin çatısı, ortak yuvasıdır. Doğu Akdeniz’i bir rekabet alanı olmaktan çıkarıp bir iş birliği havzası haline getirmeliyiz.”

Yunanistan’a: Gerginliği tırmandırıcı faaliyetlerinden vazgeçmeye davet ediyoruz

“Yunanistan navtex ilanı gibi amacı belli bir uluslararası imkanı sahaların sadece yüzde 10’unu kullanarak, yeni bir gerginlik sebebi haline dönüştürecek kadar ileri gitmiştir. Yunanistan’ı gerginliği tırmandırıcı faaliyetlerinden vazgeçmeye davet ediyoruz. Komşumuz Yunanistan’la 25 Ocak’ta başlayacak istikşafi görüşmelerin yeni bir dönemin habercisi olacağına inanıyorum. AB’nin bu konularda ve Kıbrıs meselesinde samimi bir öz eleştiri yapması gerekiyor.  AB Kıbrıs’ta çözüme hayır diyen Rum tarafını tam üyelikle ödüllendirirken Kıbrıs Türkü’ne verdiği taahhütleri unutmuştur. Bunları da yerine getirmesini bekliyoruz. ”

“Kıbrıs’ta başarısız olmuş modelleri tekrar tekrar konuşmak yerine yeni ve gerçekçi alternatifleri tartışmamız gerekiyor. Akdeniz’de komşumuz olan Fransa ile ilişkilerimizi vizyonel bir yaklaşımla yeniden ele alarak gerilim hattından kurtarmak istiyoruz. Bu dönemde her iki tarafça atılan adımları memnuniyetle t6akip ediyoruz.”

“Siyasete antidemokratik müdahalelerle maruf bir ülkeyi ileri demokrasi rayına oturttuk”

“Türk tarihini Avrupasız okumak nasıl mümkün değilse Avrupa tarihini de Türkiyesiz anlamak mümkün değildir. Millet olarak geleceğimizi Avrupa ile birlikte tasavvur ediyoruz. Bu anlayışla yaklaşık  60 yıldır birliğe tam üyelik mücadelesi veriyoruz. Bu süreçte karşılaştığımız onca çifte standarda ve haksızlığa rağmen nihai hedefimiz olan tam üyelikten hiçbir zaman vazgeçmedik. Bilindiği gibi 2002yılında göreve ilk geldiğimizde Kopenhak Kriterlerine gerekirse Ankara Kriterleri der yolumuza devam ederiz demiştim. Son 18 senede bu sözümüze sadık kalarak  vatandaşlarımızın hak ve özgürlüklerini genişletmek noktasında tarihi nitelikte adımlar attık. Mevcut anayasamızın üçte ikisini değiştirerek darbe dönemlerinin izlerini büyük ölçüde ortadan kaldırdık. Siyasete antidemokratik müdahalelerle maruf bir ülkeyi ileri demokrasi rayına oturttuk. Ülkemizde sessiz bir devrime imza attık. Ve bunu Avrupa Birliği üyesi ülkeler Türkiye’nin sessiz devrimi olarak nitelemişlerdir.”

Erdoğan’dan AB ülkelerine FETÖ tepkisi

“Bugün elini vicdanına koyan herkes 18 sene öncesine göre Türkiye’nin demokrasiden hukuka her alanda hayal dahi edemeyeceği derecede ileri bir konumda olduğunu görebiliyor. Yine süreç yakinen takip edenler ülkemizin bu süreçte Avrupalı dostları tarafından yalnız bırakıldığını da kabul ediyor. Özellikle 15 Temmuz darbe teşebbüsü ve terörle mücadelede Türkiye, Avrupa’dan beklediği dayanışma ve desteği görememiştir. Daha da vahimi 15 Temmuz gecesi kimi Avrupalı siyasetçiler adeta darbeye çanak tutan tavır sergilemişlerdir. Darbe gecesi 251 vatandaşımızı şehit eden FETÖ’cü teröristler bugün birçok Avrupa ülkesinde hiçbir tahkikata uğramadan hayatlarını devam ettiriyor. Aynı şekilde bölücü terör örgütü mensupları Avrupa’nın göbeğinde şahsımı, milletimizi en aşağılık şekilde hedef alan sözde protesto eylemleri düzenleyebiliyor. Daha ileri gidiyorum çadırlar kurmak suretiyle hatta ve hatta oralarda konferans verebilecek bir şekilde bunlara kapılar açılabiliyor. Hukukla, müttefiklikle asla  bağdaşmayan bu tablonun milletimizde oluşturduğu infialin Avrupalı dostlarımız tarafından yeterinde kavranamadığı anlaşılıyor. Nasıl oluyor ki bu  tür teröristlere Avrupa Konseyi’nin kapıları açılıp oralarda bunlar rahat rahat cirit atabiliyor! Türk insanının AB’ne ve Avrupa değerlerine olan inancının zayıflamasının nedeni işte bu tablodur.”

18 Mart mutabakatı mesajı

Türkiye’nin tam üyeliğinin kültürel ırkçılıkla mücadelede de birliğin elini güçlendireceğine inanıyoruz. Ülkemizin 60 yılı bulan üyelik süreci nasıl bizim için stratejik bir tercihse Avrupa Birliği’nin ülkemizi tam üyeliğe kabul etmesi de birliğin geleceği açısından ontolojik bir tercih olacaktır. Brexitle beraber artan belirsizlik ancak Türkiye’nin Avrupa ailesinde hak ettiği yeri alarak giderilebilecektir. Biz ülke olarak uzun vadeli bir bakış açısıyla olumlu gündem oluşturmak ve ilişkilerimizi rayına oturtmak için hazırız. Avrupalı dostlarımızın da aynı iradeyi sergilemesini bekliyoruz. Bu olumlu gündemin anahtarı 5. yılını doldurmakta olan 18 mart mutabakatının güncellenmesidir. Güncellenmenin göç konusunda değişen koşullarını göz önünde alacak şekilde yapılması gerekiyor. ”

Göçmen politikası

“Türkiye son 6 yılda dünyada en fazla sığınmacıya ev sahipliği yapan ülke konumundadır.”

“Şu ana kadar bizim için uygulamaya giren ciddi bir rakam dersem yalan olmaz. Çünkü biz proje bazlı çalıştık çalışıyoruz. Her şey ortada. Böyle bir şey yapılmış olsa da bizim şu anda göçmenlere yaptığımız harcamanın bu rakamla zaten halledilmesi mümkün değil. Yapılan harcama çok çok büyük. Şu anda bizim ülkemizin sadece bir bölgesinde değil birçok bölgesinde kamplarımız var. Bizim kamplarımızda insani bir yaşan tarzını biz o göçmenlere hazırladık. İstiyorum ki bu da AB’nin dünyaya örnek bir sergilemesi olsun.”

“Sadece Suriye kökenli 4 milyona yakın insanı misafir ediyoruz. AB bir ülkeye 100bin sığınamcı için 3 milyar euro destek verirken Türkiye’deki 4 milyon sığınmacı için 3+3 milyar euro’luk taaddüdünü bile tam olarak yerine getirmemiştir. “

“PKK ile YPG ile aynı şekilde mücadelemiz sürerken maalesef batılı dostlarımız PKK ile ilgili onları kendi ülkelerinde barındırıyor. Onlara destek veriyor. Kusura bakmayın açık ve net konuşuyorum. Ben gerçeği söylemek mecburiyetindeyim. Şu anda müzakereci bir ülke olarak Türkiye bunları sizinle paylaşmazsa bilesiniz ki yarın aynı bela sizin de başınıza gelecektir. Avrupa’nın ve NATO’nun güneydoğu sınırlarının Türkiye’nin güneydoğusundan başladığını hatırlatmak isterim. Hepinizle NATO’da beraberiz. Bu mücadeleyi de beraber sürdürmemiz gerekmez mi? Terörle mücadelede biz hiçbir NATO ülkesini yalnız bırakmadığımıza göre acaba neden NATO’nun diğer üyeleri bizi terörle mücadelede yalnız bırakıyor?”

“2020 Mart ayında Brüksel’de yaptığımız görüşmelerde mutabakatın güncellenmesi konusunda anlaşmıştık. Türkiye olarak biz üzerimize düşeni yaptık ancak Avrupa tarafından tekliflerimize cevap alamadık. Düzenli Türkiye-AB zirvelerini ve üst düzey diyalog toplantılarını da tekrar başlatmakta fayda görüyoruz. Kısa bir süre önce yaptığım görüşmelerde bu ay sonu kendileriyle birlikte ülkemize bir araya gelme teklifimi yaptım onlardan da kabul gördü.”