Anayasa Mahkemesi, 2016’dan bu yana cezaevinde bulunan ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararına rağmen farklı yargı kararlarıyla özgürlüğüne kavuşması engellenen eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş için “hak ihlali” kararı verdi ancak özgürlük yolunu açmadı. Yüksek Mahkeme, Demirtaş’ın 5 ayrı bireysel başvurusunu değerlendirdiği kararında, mahkemelerin, seçme ve seçilme hakkının kısıtlanması, Cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olması ve propaganda hakkının sınırlandırılması ile ilgili konularda Demirtaş’ın iddialarına kararlarda değinilmemesini ihlale gerekçe gösterdi. Bu yönüyle, kişi hürriyeti ve güvenliği bakımından hak ihlali söz konusu olduğuna oybirliğiyle hükmetti. Mahkeme, Demirtaş’a, 50 bin TL manevi tazminat ödenmesini kararlaştırırken, çarpıcı başlıkları kararının kapsamının dışında bıraktı. Anayasa Mahkemesi, Demirtaş’ın AİHM kararına rağmen tahliye edilmemesini, yargılama sürecinin özenli olup olmadığını, siyasi nedenlerle tutukluluk halinin sürdüğü iddiasını değerlendirmedi. Demirtaş’ın AİHM kararı uyarınca, ana dava dosyasından tahliye edilmesinden hemen önce başka suçtan tutuklanmasına ilişkin başvurusunun ise ayrıca değerlendirileceğini belirten Yüksek Mahkeme, özgürlük kapısını kapattı. Tutuklu bulunduğu dosyadan ayrıca tahliye kararı verilmezse, Demirtaş, AYM kararı uyarınca tahliye olamayacak. Buna karşılık, Demirtaş’ın avukatı Mahsuni Karaman, ihlal konusunda ortaya konulan gerekçelerin, halen tutuklu olduğu dosya için de geçerli olduğunu vurgulayarak, Demirtaş’ın tahliye edilmesi gerektiğini söyledi.
AYM, Demirtaş’ın, 4 Kasım 2016’da tutuklanmasından itibaren yaptığı beş ayrı bireysel başvuruyla ilgili kararını verdi. Karar, Resmi Gazete’de yayımlandı.
Son tutuklamayı sonraya bıraktı, özgürlük yolunu açmadı
Demirtaş aleyhindeki 32 ayrı fezleke tek bir davaya dönüştürülmüştü. Ankara 19. Ceza Mahkemesi, ana dava olarak nitelendirilen bu davaya halen bakıyor. AİHM, ana dava ile ilgili olarak Demirtaş’ın siyasi nedenlerle cezaevinde tutuklandığına hükmetmiş ve derhal tahliyesine karar vermişti. Mahkeme, AİHM kararının kesinleşmediği gerekçesiyle kararı uygulamamıştı. Bu süreçte, Demirtaş’ın, İstanbul’da Nevruz’da yaptığı konuşma nedeniyle açılan davasında verilen ceza istinaf mahkemesinde hızla onanmıştı. Demirtaş, böylece hükümlü hale gelmişti. Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi de hükümlü hale gelmesinden sonra tahliye kararı vermişti. Demirtaş, hüküm giydiği dosyasındaki cezasını çektikten sonra ise ana dosyada da bulunan bir suçlama nedeniyle yeniden tutuklanmıştı ve bu kez de yeni tutukluluk nedeniyle cezaevinde kalmıştı.
Anayasa Mahkemesi, son tutuklama ile ilgili ayrı bir başvuru yapıldığını belirterek, bu dosyayı görüşmedi. Bu nedenle, ihlal kararıyla Demirtaş’ın tahliye yolunun açılması söz konusu olmayacak.
Anayasa Mahkemesi, Demirtaş’ın farklı bireysel başvurularındaki iddialarını toplu olarak değerlendirdi. Mahkemelerin re’sen tutukluluk incelemesi yapmadığı iddiasının, yetki alanı dışında olduğunu belirten AYM, tahliye taleplerinin değerlendirilmemesi iddiasının da süresinde başvuru yapılmadığı için kararda konu edilmediğini bildirdi. Terör ve örgütlü suçlarda uzun tutukluluk süresinin 5 yıl olduğunun anımsatıldığı kararda, Demirtaş’ın daha önce yaptığı bazı başvurular için de “tutuklanması için yeterli kanıt bulunduğu” kararının verildiği anımsatıldı.
Kararda, Demirtaş’ın 4 Kasım 2016’da tutuklandığı, daha sonra bir başka suçtan hüküm giydiği belirtildi. Hüküm giydikten sonra 7 Aralı 2018’de, bu hükmün infazına başlandığının anlatıldığı kararda, buna göre toplam tutukluluk süresinin 2 yıl 1 ay 3 gün olduğu kaydedildi.
Hüküm giydiği davadaki cezanın infazının 31 Ekim 2019’da bittiğinin kaydedildiği kararda, infaz devam ederken, 20 Eylül 2019’da farklı bir suçtan tutuklandığı, halen cezaevinde bu suçtan bulunduğu, bu konudaki başvurusunun ayrıca değerlendirileceği kaydedildi.
Sadece “konumu” ihlal nedeni
Kararda, ana dava dosyasında bulunan suçlamalar konusunda, Demirtaş’ın farklı iddiaları bulunduğu anımsatıldı. Bir partinin genel başkanı olması, milletvekili sıfatı, Cumhurbaşkanı adayı olması, seçilme ve propaganda hakkının kısıtlanması konularında da iddialarının bulunduğunun anlatıldığı kararda, tutukluluk halinin devamına karar veren mahkemelerin, bu iddialara kararlarında yer vermedikleri vurgulandı. Kararda, bu nedenle, tutukluluk halinin devamı kararlarının Demirtaş’ın konumu ve iddiaları dikkate alınmadan, kişiselleştirme yapılmadan verildiğinin saptandığı kaydedildi.
Kararda, tutukluluk halinin devamına ilişkin kararların matbu olamayacağı, kişiselleştirme yapılması gerektiğine yönelik AYM içtihatları anımsatıldı ve bu durumun hak ihlali oluşturduğu vurgulandı. Bu saptama nedeniyle, Demirtaş’ın şu iddialarının ayrıca değerlendirilmediği de anlatıldı:
- AİHM kararının uygulanmaması.
- Siyasi nedenlerle tutuklu bırakıldığı iddiası.
- Yargılama sürecinin özenli yürütülmediği iddiası.
Kararda, ihlal kararının sadece Demirtaş’ın konumu bakımından tutuklama nedenlerinin ilgili ve ölçülü olmadığı gerekçesiyle verildiğinin altı çizildi. Bu yönüyle, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği vurgulandı. Bu ihlalin telafisi mümkün olmadığı gerekçesiyle, Demirtaş’a 50 bin lira tazminat ödenmesi de kararlaştırıldı.
Avukat Karaman: Hemen tahliyesi gerekir
Demirtaş’ın avukatlarından Mahsuni Karaman ise twitter hesabından paylaştığı mesajında, “AYM, Demirtaş’ın 4 Kasım 2016 ile 2 Eylül 2019 tarihinde gerçekleşen tutukluluğu ile ilgili, makul sürenin aşıldığını, tedbirin ölçülü olmadığını ve tutuk devam kararlarının gerekçeli olmadığını tespit ederek ihlal kararı vermiştir. Bu kararın önemi, 20 Eylül 2019 tarihinde verilen ve hala devam eden ikici tutukluluğa etkisi olacaktır. AYM bu karar ile 6-8 Ekim olayları nedeniyle Demirtaş’ın 4 Kasım 2016 ile 2 Eylül 2019 tarihleri arasındaki tutukluluğunu makul bulmayıp ihlal kararı verdiğinden ve ikinci tutuklaması da aynı sebebe dayandığından bu ikinci kararın bir geçerliliği kalmamıştır. Kısaca Demirtaş, 6-8 ekim olayları nedeniyle tutuklu kaldı ve bu kararla da ihlal tespit edildi; ikinci tutuklama aynı sebebe dayandığından derhal buna son verilmelidir” dedi.
Ne olmuştu?
Dokunulmazlıkları kaldırılan eski HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ, Kasım 2016’da, “suç işlemek amacıyla örgüt kurmak”, “terör örgütü üyesi olmak”, “silahlı terör örgütüne üye olmak”, “örgüt adına suç işlemek” iddialarıyla gözaltına alındıktan sonra tutuklanmıştı.
Demirtaş, Ankara 19’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nce “terör örgütü yöneticiliği”, “terör örgütü üyesi olmak”, “terör örgütü propagandası yapmak”, “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası’na muhalefet”, “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik”, “halkı kanunlara uymamaya tahrik”, “suç işlemeye tahrik”, “suçu ve suçluyu övme” suçlarından tutuklu olarak yargılanıyordu.
Ankara 19’uncu Ağır Ceza Mahkemesi, 2 Eylül’de, üç yılı aşkın süredir cezaevinde olan Demirtaş hakkındaki dosyanın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) görülmeye başlamasına çok az bir zaman kala oybirliğiyle tahliye kararı vermişti.
Ancak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Demirtaş’ın avukatlarının cezaevindeki süreleri hesaba katarak derhal tahliye edilmesi talebine karşılık, ana dava dışındaki başka bir davadan dolayı tutuklanmasını talep etmiş, böylece Demirtaş’ın tahliyesi engellenmişti. (T24)