Biz Gazeteciyiz

Fransa artık devler liginde değil mi?

Dünyanın en büyük 6’ncı ekonomisi, Avrupa Birliği’nin Almanya’dan sonra en büyük ülkesi Fransa, birbiri ardına yaşadığı sosyal krizlerin ardından gelen Corona virüsü krizinden yara alarak mı çıktı? Ülkenin en saygın tarihçi ve filozoflarından Marcel Gauchet’nin Le Monde gazetesine verdiği söyleşide sarfettiği “Corona virüsü krizi, Fransa’nın artık büyükler liginde oynamadığını açıkça su yüzüne çıkardı” şeklindeki sözleri, tartışmaları alevlendirdi.

Tüm dünyada yol açtığı sağlık kriziyle beraber sosyal ve ekonomik krize de neden olan Corona virüsü hız kesmeye başlarken virüs ile mücadele paniğinin yerini yeni soru işaretleri alıyor. Hükümetler, bu virüsün yarattığı krizlerle zayıfladı mı? Kimler bu mücadeleden güçlenerek çıktı? Corona virüsünün dünyanın jeopolitik dengesini de değiştiren sonuçlar doğurması söz konusu. Japonya, Güney Kore gibi Asya ülkelerinin Batı’dan daha güçlü bir sağlık sistemine sahip olması ve etkin mücadele yönetimi sergilemesi, Fransa ve İtalya gibi büyük AB ülkelerinin kriz yönetiminde zaafiyet göstermesi, dünyanın stratejik dengelerinin Corona virüsü krizinin ardından tümüyle değişeceği yönünde işaretler verdi.

Amerika’nın Sesi’nden Arzu Çakır’ın yazısına göre anketler ve ekonomik veriler, kriz yönetiminde Avrupa ülkeleri arasında en çok Fransızların hükümetlerini eleştirdiğini ortaya koydu. İtalya ve İspanya’nın Fransa’dakine benzer, hatta daha zor koşullar altında krizi atlatmasına rağmen hükümete karşı en sert eleştiriyi Fransız halkının yönelttiği belirlendi.

“Fransa büyükler liginden düştü”

Ülkenin en saygın tarihçi ve filozoflarından Marcel Gauchet’nin Le Monde gazetesine verdiği bir söyleşi ise tartışmayı sarsıcı bir boyuta taşıdı. Gauchet, Fransa’da hükümetin Corona virüsü krizini yönetme biçimi konusundaki tartışmaları yeniden alevlendirdi. Sosyal Bilimler Yüksek Etüdler Okulu (EHESS) araştırma görevlisi, tarihçi ve filozof Gauchet, Corona virüsü krizinin “Fransa’nın artık büyükler liginde oynamadığını tümüyle ortaya koyduğunu” öne sürdü.

Le Monde gazetesine konuşan Gauchet’ye göre Corona virüsü krizi “Fransa’nın idari ve kurumsal başarısızlıklarını” su yüzüne çıkardı. Gauchet, “Ortak kamusal sistemimizin büyük bir zaafiyet içinde olduğunun farkına vardık” dedi. Fransız filozof, Asya’da bu tür salgınların tanıdık olduğunu, Batı’nın ve Fransa’nın böyle bir tehdidin stratejik öngörüsünü yapamadığını, dünyanın en iyi sağlık sistemine sahip olmakla övünen Fransa’nın krize tümüyle hazırlıksız yakalandığını söyledi. Fransa’da krizinin boyutlarının öngörülemediğini belirten Gauchet, herkesi evlere kapatan karantina kararını en sert uygulayan ülkelerden biri olan Fransa’nın, AB’nin en kötü öğrencilerinden olduğunu ortaya koyduğunu iddia etti ve “Artık büyükler liginde oynamıyoruz” dedi. Gauchet, hükümetin politikasını şu sözlerle eleştirdi:

“Bu kriz sırasında alınan kararlar genellikle vatandaşlar için anlaşılmazdı. Devlet, en kötü yüzünü gösterdi, yani dar kapasiteli bürokratik, telaşlı, hatta etkili olmayan bir otorite sergiledi. İktidarsız bir Jakobenlik mümkün değildir! Jakobenizmin bu kötü tarafları işe yararsa böyle dönemlerde kabul edebilirsiniz, ancak etkisizse dayanılmaz hale gelir. Dışarı çıkmaları için insanlara sertifika imzalatmak bürokratik çılgınlığın bir başyapıtı olarak tarihe geçecek. Kriz sırasında parlamento ortada yoktu. Merkezden uzak güçler tam bir karmaşa içindeydi. Bütün bunlar toplu bir başarısızlığın ortak göstergeleri idi. Bu Fransa için büyük bir şok, derin bir narsisistik yara.”

Almanya ile değil, İtalya ve İspanya ile aynı kulüpte

Marcel Gauchet, Fransa’nın İtalya ve İspanya ile birlikte “Avrupa’nın tembel Akdeniz ülkeleri” arasında yerini aldığını, Almanya ile artık aynı kategoride yer almadığının çok net ortaya çıktığını belirtiyor:

“Ekonomik sistemimizin kırılganlığı göze çarptı, oysa Almanya ekonomisi ve politik seçimleri başarılı oldu. Biz Fransızlar, zamanla, temel ihtiyaç maddelerimizi kısarak (ilaç, maske vb.) ekonomimizi Çin’e bağımlı kıldık. Sanayimizi başka ülkelere bağımlı kılmanın bedelini bu krizde ağır ödedik. Kriz sonunda Kuzey Avrupa ile Güney Avrupa arasındaki uçurum daha da derinleşecek. Bizi bekleyen ekonomik kriz de yardımcı olmayacak. Şu anda Fransa’nın Avrupa’daki somut yerinin yeniden tanımlanmasına tanık oluyoruz” dedi.

“Fransız elitleri anlamadı”

Gauchet, Fransa’nın neden bu noktaya vardığını ise, “Bu çok derin ve eski bir fenomen. Fransız elitleri küreselleşme ile olan ilişkiyi anlamadılar. Kendilerini dünya vatandaşı diye tanımladılar, örneğin ‘ekonomik yurtseverlik’ onlar için tümüyle bayat bir politikaydı. Üstelik bu seçkinler, diğerlerine göre üstünlük duygusu ile yönlendirildiler, saçma bir inançla herkesten daha akıllı olduğumuza, küresel rekabetten üstün çıkacağımıza inandılar. Finansal karcı bir akılla, ‘Niye bu ülkeyi kirleten sanayiyi destekleyelim ki? İnatçı sendikalarla, desteklenmesi zor bir işçi sınıfına neden katlanalım, dışarıdan alırız’ dediler. Güç dengesi ilişkisine çok kötü baktılar. Fransız şirketleri, patent ve uzmanlık açısından Çinli şirketlerce en çok yağmalananlar oldu. Çünkü en az önlemi alan biz olduk. Sonunda megalomani ile yönlendirilen Fransa, küreselleşmeye girişi kaçırdı” sözleriyle açıkladı.

Bu “Fransız megalomanisinin” ise “geçmişten gelen mükemmel bir kültürel ve tarihsel birikimden” geldiğini vurgulayan Marcel Gauchet, “Fransa dünyanın en büyük turizm merkezi. Uluslararası ölçekte, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde bir koltuğu var, büyük ölçüde bizden kaçsa bile Avrupa entegrasyonunun ilham kaynağı olarak teorik bir rolü var. Emmanuel Macron’un seçimleri kazandıktan sonra Louvre piramidinin eteğindeki görkemli girişini hatırlayın. Fransa ve Fransızlar oyunun merkezinde olduğunu düşünüyor. Talihsiz eski Cumhurbaşkanı Valery Giscard d’Estaing, ‘Fransa ortalama bir güçtür’ diye haykırmıştı ve çok tepki çekmişti. Oysa ki bu sözler geleceği gören bir vizyondu. O zamandan bu yana kimse bu yönde açıklama yapmaya cesaret edemedi. Macron, Xi Jinping, Putin, Trump gibi yabancı meslektaşları ile bu oyunu oynadı. Ülkemizde kendimizle ilgili bir imaj ve dünyadaki pozisyonu anlamakla ile ilgili bir sorun var” dedi.

“Kararlar panikle alındı”

Tüm ülkeyi eve kapatma kararının tıpkı Çin’deki gibi “korku” duygusu ile alındığını belirten Fransız tarihçi ve filozof Gauchet, hükümetin toplumun öngörülmeyen tepkisinden korkarak “panik içinde, gerçek bir planlama yapılmaksızın, başka hükümetler taklit edilerek” kararlar aldığını, “hesap zamanı geldiğinde tüm Fransa’nın bunun faturasını ağır ödeyeceğini” dile getirdi. Gauchet, Fransa’nın içinde olduğu durumun farkına varıp eksikleri ile yüzleşerek bu süreci kendisi için olumlu bir noktaya taşıyabileceğini de dile getirdi:

“Bütün bu olumsuz gelişmelerin içinde umut aramak için Fransızların geçmişte gurur duydukları ve ortak yaşamın birleştiricisi olan kurumlara, okul ve hastanelere olan bağlılığına güvenmeliyiz. Her iki kurumu da iyileştirmek bizim elimizde! Ama her şeyden önce ülkemizin zaafiyetleri ve hatalarını incelemek için bir muhasebeye ihtiyacımız var. Bu kriz, ülkemiz için bir doğruluk testi olabilir. Fransızlar kendi kendilerine hikayeler anlatmayı bırakmalı ve bu gelişmelerle yüzleşmeli. Eğer bunu başarırsak bu çok büyük bir adım olurdu. ”

Destekler ve eleştiriler

Gauchet’nin bu radikal analizileri, ülkede medya, akademi ve politika dünyasında tartışmalara yol açtı, “Fransa artık büyükler liginde oynamıyor” sözü ve yazının tamamı, Twitter ve Facebook’da en çok paylaşılan yazılardan biri oldu. Pek çok Twitter kullanıcısı yazıyı destekleyerek paylaşırken bir gruptan “En büyük entellektüellerimizin bile kendi kendimizden nefret eden bu görüşleri problemli. Bu tür yargılara varmak için en azından krizin sonunu bekleyemez miydik” eleştirileri de geldi.

Sosyal medyada çokça yorumlanan yazı hakkında Opinion gazetesi yazarı ve jeo-stratejist Jean Dominique Merchet, “Fransız elitinin megalomanisini gözler önüne seren Gauchet, Fransa’nın artık büyükler liginde oynamadığını ortaya koydu” dedi.

Filozof Michel Onfray ve aşırı sağcı gazeteci yazar Eric Zemmour da Corona virüsünün Fransa’yı “büyükler kümesinden düşürdüğü ve ekonomisi tümüyle dışa bağımlı ortalama bir ülke haline getirdiği” görüşlerine destek vererek, bir an evvel “ulusal ekonomi politikalarının uygulanmaya konması gerektiğini” dile getirdi.

New York Times’dan alaylı Fransa yazısı

Amerika’nın büyük gazetelerinden New York Times, Fransızların kendi hükümetlerine karşı sert olmalarını içeren bir başyazı yayınlayarak, “Macron, virüsü yendi, İtalya’dan, İspanya’dan, ABD’den ve İngiltere’den daha iyi bir mücadele verdi. İnsanlar yemek kuyruklarında daha az bekledi, zor durumda olanlara yardım geldi, işsizlik parası ödendi, sağlık alanında adımlar atıldı ve sonunda epideminin hızı kesildi. Ama Macron hala popüler değil ve Fransızlar bu yönetimden etkilenmemişe benziyor. Bu gerçeği hiçbir zaman mutlu olmayan Fransızlara söylemeyin, zira Fransızlar hükümetlerine karşı çok acımasız eleştiriler yöneltmeye devam ediyor” diyerek alaylı bir dil kullandı.
Fransa’da oyları giderek artan Yeşiller Partisi lideri Yannick Jadot, LCI haber kanalına, Fransızlar’ı “mazoşist olmakla” eleştiren New York Times gazetesinin yorumlarına, “New York Times doğru söylemiyor. Kriz kötü yönetildi. Fransızlara yalan söylendi” dedi. Muhalefet partileri de hükümeti “özellikle maske, test ve ilaç konusunda halka doğruları söylememekle” ve çelişkili politikalar uygulamakla suçluyor.

İktidar partisi Cumhuriyete Yürüyüş (LREM), New York Times’ın Macron’un yönetimini öven ve Fransızların tutumunu eleştiren yazısını resmi Twitter hesabından paylaştı. Bu paylaşıma yanıt veren internet kullanıcıları ise “Virüsü Macron değil Fransız hastaneleri ve sağlık çalışanları yendi” yanıtını verdi.