Biz Gazeteciyiz

Kıbrıslı Türklerin ‘Yurt’ sevgisi ve kavgası – Zeynel Lüle yazdı

Şapkamızı önümüze koyup düşünelim. Kıbrıslı Türkler, kendi yurtlarında yaşıyorlar belki ama kendilerine ait olmayan malı ve mülkü kullanıp, sahici duygularla eğreti yaşamların iç içe geçmiş halini hissetmiyorlar mıdır?

Öyle bir tesadüf ki, ben de bu hafta Türkiye’nin demografik değişiminden söz eden bir yazı yazmış, Türkiye’yi çeşitli nedenlerle terk edenlerle, Türkiye’ye göçen yabancıların ülkemizin demografisini tamamen değiştirdiği serzenişinde bulunmuştum.

Geçtiğimiz Haziran ayında Avrupa Parlamentosu seçimlerinde Rum Akel partisi listesinden girip seçilen Niyazi Kızılyürek’e, hemen hemen aynı sözleri söyledi diye saldıran saldırana…

Niyazi Kızılyürek’in sözlerinin hangi cümlesi yanlış?

Diyor ki:

– “KKTC’ye Türkiye’den gelen vatandaşların sayıları arttı. Bu insanlar vatandaş yapıldı. Bu şekilde Kıbrıs Türklerin siyasi iradesine ve ayrıca toplumun demografik yapısına müdahalede bulunuluyor.”

Biz de Türkiye’ye gelen ve aynı şekilde ülkenin demografisini değiştiren ve hatta vatandaşlık verilenler için aynı şeyi söylemiyor muyuz? Kızılyürek’in söylediğinin neresi yanlış?

Diyor ki:

– “Kıbrıs Türk Toplumu, Türkiye’ye entegrasyon tehdidiyle karşı karşıya…”

Eminim diyeceksiniz ki “Biz de onları kurtardık…” Bu sizi ülkenin sahibi mi yapar?

Mesela biz de bu aralar, Türkiye’ye göçenlerin entegrasyonunu nasıl sağlarız diye kara kara düşünmüyor muyuz? Hatta 5 milyona yakın insanın çok kısa bir süre içinde Türkiye’ye gelmiş ve yerleşmiş olmalarının neredeyse Türklerin kimyasını değiştirdiği, tersten asimilasyona neden olduğu serzenişinde bulunanlar yok mu?

Kızılyürek’in sözlerinin neresi yanlış? Kıbrıs Türk toplumunun artık adada çok küçük bir azınlık olduğunun bilincine ne zaman varacağız ve bu durumdan kurtulmak isteyen ve bunu yüksek sesle dile getirenleri ‘hain’ ilan etmeyi ne zaman bırakacağız?

Niyazi Kızılyürek, adada bir ilki başardı ve Kıbrıs Türk’ü olarak ilk kez Avrupa Parlamentosu’na milletvekili oldu. Niyazi Kızılyürek’i çok yakından tanıyanlardanım. Bir çok dilde yazdığı kitaplar, iki koca odaya bile sığmaz. O ne Türklere, ne de Rumlara yaranabildi. Öyle bir derdi de olmadı zaten. Doğru düşündüğü ne varsa söyledi ve yazdı.

Şapkamızı önümüze koyup düşünelim. Kıbrıslı Türkler, kendi yurtlarında yaşıyorlar belki ama kendilerine ait olmayan malı ve mülkü kullanıp, sahici duygularla eğreti yaşamların iç içe geçmiş halini hissetmiyorlar mıdır? Koyun kendinizi onların yerine… Biraz empati yapın.

Yaşadıkları coğrafya parçasında Türkiye’nin bütün ağırlığıyla hüküm sürdüğü su götürmez bir gerçek. Hatta zaman zaman ‘besleme’ olarak anıldıkları da oluyor. Bir dış faktörün bu denli belirleyiciliği altında yaşamak, yaşadıkları yerin ‘yurtları’ olduğu hissiyatını zedelemektedir mutlaka… Bu arada, Türkiye’den gidip KKTC’ye yerleşenlerin gözünde Kıbrıs’ın kuzeyi fethedilmiş topraklardır. Kıbrıslı Türkler, Kıbrıslı Rumlarla devlet kavgası, Türkiye ve adaya yerleşen Türklerle yurt kavgası içindeler. İşte bu nedenle ‘Federal Çözüm’ arayışı içindedirler. Bence onların bu duygularını anlamak için ‘olağanüstü bir empati’ gerekmiyor. Niyazi Kızılyürek’in sözlerini bu çerçevede okumanızı tavsiye ederim.